|

2.elin 1.adresi bitpazarı

Herkese selamlar,

Yeni yılda hepimiz için Allah’tan sabır, sağlık, huzur, mutluluk, neşe, şans istiyorum kısmetse. Amin.

Yazının başlığını Ankara Ulus bitpazarındaki bir mağazanın sloganından esinlendim (Çiçeğim Ticaret) ama reklamlarını da yapmadan geçmeyeyim, her ne kadar ışık patlasa da, yamuk da olsa bir fotoğrafını çektim.

Eğer yok ben minimalistim, yok gelemem öyle kalabalık fotoğraflara, bunalırım diyorsanız söyleyeyim kapatın şimdiden sayfayı (sağ üst çarpıdan). Bir de hatırlatayım migrene de iyi gelmiyor alaca bulaca görüntü patlamaları, kızmayın sonra :)

Buralıysanız kesin işiniz düşmüştür bir şekilde Ulus’taki İtfaiye Meydanına, çünkü burası Ankara’da bir zamanlar ticaretin sembolü olan meydanmış (farklı şehirlerden gelen tüccarlar esnaf falan burada mallarını satarmış) ve işte bu sebepten ki adı “Her Gelen Meydanı” ndan “Hergele Meydanı” olarak bizim kuşaklara aktarılmış. Aslında itiraf etmem lazım bu adı duyup da (hiç de her gelen falan anlaşılmıyor, o ansiklopedik bilgiydi) bir kadın olarak, biraz ben bu meydanda dolanayım bakayım demek zor :) Zira bitpazarına girer girmez olmayan kadın nüfusuyla karşılaşıyorsunuz hemen.

Tamam biraz ürkütücü, olsun (sonradan sokakta dolaşırken başka dükkanlarda bayanlarla karşılaştım, az ama öz) :)

Eğer eşyanın bir ruhu olduğuna inanan birisiyseniz burası Dante nin Araf’ı işte, yok yok. Çok abuk bir cisim düşünün, hiç akla gelmeyecek birşey, megafon mesela, biraz dikkatli bakın, durun uzun uzun, göreceksiniz. Üstüste üstüste istiflenmiş, yığılmış, asılmış tozlu eşyalar.

Bu dükkana aslında antikacı demek daha doğru olur, koleksiyon parçaları da(film afişleri, eski plaklar vs) var o karmaşanın içerisinde, sahipleri de çok sempatik. Geçmişte burada çekilen belgeselde bile rol almışlar, çok alışıklar fotoğrafçılara. Ama dükkan hattaken ilginç, kelimeler yetmez, gidin görün, bir acayiplik de siz yakalayın.

Mesela gözüne tef giren bir scream maskesini en son ne zaman gördünüz söyleyin.

ve içinden ağaç geçen dükkan :)

İtiraf ediyorum bu yukarıdaki 2 fotoğrafı büyütüp uzun uzun baktım sonradan, oradayken göremediğim neler neler gördüm baktıkça (mesela buzpatenleri mesela kılıç mesela tavandan sallanan termos).

Bir de dükkan sahibi beyin konuşması var aşağıda, o hışırtılı sesiyle konuşmasını dinlemek iyi geliyor, özellikle de memleket meseleleri üzerine sohbet ederseniz iyice keyifli.

Yol üzerinde bir sürü renkli satıcı, eskici var tabi, gezmek lazım. Doğam gereği seviyorum kullanılmışlık duygusunu. Mesela yeni satın aldığım bir şeyi ilk giymekte çok zorlanıyorum, çok acayip hissediyorum kendimi. Bu sebepten dolabımda bekletiyorum da bekletiyorum etiketiyle :) ta ki zamanı gelene kadar.

Üniversiteye ilk girdiğimde, kadife bir ceket istemiştim, çarşıda pazarda bulamamışız demek, babamla gelmiştik buraya, tam aradığım ceketi bulmuştum aha da bu yukardakine benzer bir eskicide. Yıllarca çok severek giydim durdum (ve sanırım erkek ceketiydi). Eskimedi de, ailenin başka fertlerine gitti ben sıkılınca (vermeseydim keşke, geri gelsin).

Neyse işte böyle böyle yıkık dökük sokaklar, eski yeni eşyalar:

bu da hepimizin bir zamanlar rüyası cihaz :P Ama hakkaten güzel len, şartlar uygun olsa alacam.

Bu da başka bir dükkan, vintage tabir ettiğimiz fotoğraf makineleri salkımla satılıyor burada. 1 salkım lomo alasım vardı aslında ama bakıp konuşmaya ellemeye fırsat bulamadım, onun için ayrı gidicem.

Artık yavaş yavaş başınız ağrımaya başladıysa bu fotoğraflardan, e biraz da insan görelim diyorsanız, buyrun mahallenin genç yakışıklı delikanlıları. Çekeyim mi dedim, çok sempatik poz veren bu arkadaş kırmadı beni. Hatta dur arkadaşı da çağırayım deyip tüm ekibi toparlamaya çalışıp çaba sarfettiği için teşekkürü borç bilirim.

Ankara’da öğrenci evlerinin olmazsa olmazları (fotodaki cansız mankenler kelalaka) benim öğrenciliğimde buradan alınırdı, 2.el herşey, hala öyledir diye düşünüyorum. Ikea dan bile satın alsanız hiç de küçük bir maliyet olmuyor bir evin eşyası.

Satın aldıklarınızı da işte bu aşağıdaki şekilde götürüyorsunuz evinize, yol yok diye endişelenmeyin siz basın gaza, açılıyor insanlar :)

Aslında ben bu eşyaların buraya nasıl geldiği ile ilgili hiçbir şey düşünmemiştim gezerken, aklıma bile gelmedi. Sonradan buranın üzerimde oluşturduğu duyguyu konuşurken Şenol’la ondan ilginç bir yorum geldi. Onun üzerinde gayet sıkıntılı bir his bırakmış burası, eşyanın oraya gelme hikayesi ya hırsızlık, ya parasızlık, ya ölüm, ya da herhangi başka sıkıntılı bir konu. Değişik geldi bana bu, hiç böyle düşünmemiştim (aferim otur 0).

envai çeşit Plak ve hoparlörün sergilendiği pazardan bir köşe yine:

vee kimseye çaktırmadan çektiğim (vizörden bakamadan elle düğmesine bastım makinenin) son kare de bu aşağıdakidir. Gördüğünüz gibi aşağıdaki ablalar hala iş yapmaktadır, kanıtıdır. Yakın dönem Türkiye Cumhuriyeti tarihi, dile kolay…

Sevgiyle kalın,


|


Yorumlar(9)

  1. Özlem Ercoşkun
    Reply

    Canım benim, okurken hep dahasını ister oldum. Çok defa gittim bu çarşıya ama aradan uzun zamanlar geçmiş, bir daha gitmeli diyorum:)
    Not: bu yazıları daha sık yazmalısın :)

  2. Pınar
    Reply

    Burçaycım çok güzel,bayıldım… bit pazarlarına da bayılırım zaten… ben ne zaman bitpazarlarına,antikacılara gitsem acayip hüzünlenirim eşyaların hikayelerini düşünerek.. senin düşünmemene de şaşırmadım çünkü sen eşyayla hiç bağ kurmayanlardansın :) bir de ben ve orhan pamuk’un kemal karakteri gibiler var ki, işte o hüzün bizim için,şenol da bizden sanki :)

  3. evren uslu
    Reply

    siz sadece plakları cekmişsizniz ordaki asıl olay plakcı yaşlı adam.kendi şiir ve sözleri.porno flim satan yaşlı amca hüseyin en eskisidir hergelen meydanının.orası ankaranın ilk ticaret merkezi eski demir hattanelerinin oldugu yer.bir söz ilgimi cekti kendimi bile yeni tanıyorum siz hiç yokdan kendinizi yeni tanıyosunuz kendini tanıyamayanları napacaz

    • Burçay Erçetin
      Reply

      teşekkürler, yaşlı adam istemedi görünmeyi, oturuyordu ama kamufle oldu arkalarda. Anlatacak çok şeyi olan ama susan, dolu biri hissi vermişti bana da…

  4. Bilge
    Reply

    Şimdi tekrar bakarken plak bunting dikkatimi çekti desem :) hakikaten zamanla tüm algılar değişiyor :)

  5. Burçay Erçetin
    Reply

    ahahaha, gözlük bunting ve kaban bunting de dikkatini çekmiştir o vakit :)

  6. Burcu
    Reply

    İçinden ağaç geçen eskicinin adı neydi hatırlıyo musunuz? Sesi buğulu abiyle konuştuğumda dükkanıyla meydanla ilgili belgesel olduğunu söylemişti. Onu ararken sizi buldum, yazı çok tatlı olmuş =)

    • Burçay Erçetin
      Reply

      teşekkürler, adını bilmiyorum gerçekten, belgesele denk gelirseniz, bizimle de linkini paylaşırsanız seviniriz çok!

  7. Burak Bayar
    Reply

    İtfaiyeye yolum her düştüğünde ben de uğrarım bu dükkana, gerçekten tam bir zamanlar karmaşası orası, her döneme ait eşya bulunabiliyor. Meraklısına kesinlikle tavsiye ederim, yolu düşerse bir gidip görsün ancak toz alerjisi varsa pek durmasın, müthiş toz var dükkanda :) Videoya aldığınız da çok iyi olmuş Neco dayının sesini duymak iyi geldi bir an.

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.