|

demiryolu ile Tahran / İran – 1.bölüm

Çocukluğumdan beri görmeyi en çok hayal ettiğim yerdi Hindistan. Hayal diyorum, çünkü gerçek anlamda gidebileceğim düşüncesi uzun zaman oluşmadı bende. Bundaki en büyük neden çevreden gelen olumsuz düşünce ve önyargılardı. Hastalanırsın, pislik, uzak ve de kadın başına diye başlayan diyaloglardı. Gitme düşüncesi ile birlikte yoğun bir araştırmaya başladık, en yakın arkadaşım, yoldaşım ile birlikte. Bu arada rastladık Zafer BOZKAYA ya (Hindistan ve İran’a güvenli ve seyahat etmek isteyenler bu ismi unutmasın). Bir çok alternatif arasında karayolu ile gitme düşüncesi cazip geldi bize…Daha uzun zaman yollarda olma, daha çok ülke ve de belki de en önemlisi öğretmen maaşıyla böyle bir yolculuğa çıkan bizler için fiyatların uygunluğu…

Hindistan diye yola çıkmışken İran‘a gitme düşüncesi birden oluştu. Çok yakınımızda merak ettiğim(miz) bir ülke İran… Gizemli insanlar ülkesi

İran’a trenle gitmek güvenli, rahat ve de ucuz. İstanbul’ dan her Çarşamba, Ankara dan her Perşembe sabah İran a tren var. Üstelik çok ucuz biz 2009 da 100 TL gibi bir paraya bilet almıştık. Trans Asya Ankara-Kayseri-Sivas-Malatya-Elazıg-Muş duraklarından sonra Tatvan’a ulaşılıyor.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Tatvan’da trenin bir yada iki vagonu feribota bindiriliyor ve keyifli bir Van gölü seyahati başlıyor. Tren yolcularının büyük çoğunluğu İranlı. Modern giyimli ve neşeli insanlar. Türk olduğumuzu öğrendiklerinde bize özel bir ilgi gösterdiler. Evlerine davet edip ,buldukları küçük kağıtlara adres ve telefonlarını yazdılar, ve de sürekli bizlerle fotoğraf çektirdiler. Eğlenmeyi seven insanlar, tüm yolculuk boyunca yanlarında getirdikleri telefonlardan ve müzik çalarlardan gelen müzikle dans ettiler, bizleri de onlarla dans etmeye zorladılar. Düğün evi gibiydi tüm yolculuk.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Rehberimizin de uyarısı ile feribotta iken İran için hazırlanmaya başladık. Uzun pantolonlar, uzun tunikler ve rengarenk baş örtüleri. Biz klasik çeneden bağlanan eşarpları kendimize yakıştıramadığımız için şalları fularları bağladık başımıza. Bizim için değişik ve eğlenceli gelen bu uğraş, İranlı yolcular için mutsuzluk sebebiydi. Gülen yüzleri dondu.

Kapıköy sınır kapısında tam anlamıyla anlamıştık İran gerçeğini, İran’da kadın olmayı. Kısa bir pasaport kontrolü için trenden aşağı indik, dağlardan buz gibi gelen soğukla üşüdük. Kompartman kapıları kapandı, sadece görevlilerin sesi duyuldu gece boyunca…Ya Allah bilet Ya Allah pasaport…. Buradaki “ya Allah” hazırlanın, kapanın erkek geliyor uyarısı.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Heyecandan, kaygıdan ve de uykudan uyanıp acele kapanamama korkusundan tüm gece uyuyamadık. İran treni bizdekilerden daha temiz, bakımlı ve de abartılı dekorlu. İran daki ilk kahvaltımızı trende sıcacık çay, lavaş ekmeği ve peynirle yaptık. Günün ilerleyen saatlerini kompartımanlar arasında komşuluk oynayarak geçirdik. Konuştuğumuz herkes de eskiye , özgür günlere özlem vardı… Bir ara tren yavaşladı, camdan baktığımızda Tebriz garına geldiğimizi gördük. Görmeyi istediğimiz ancak planımızda olmadığı için gezemediğimiz Tebriz… İçimizde kaldı. Öğle yemeğinde İranlıların ünlü yemeği Chelo ve Chelo kebapla tanıştık sonunda. İran’da yemek demek Chelo demek.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Chelo tuzsuz ve yağsız pişirilen pirinç pilavı (Tuzsuz ve yağsız bu kadar güzel pilavın nasıl pişirildiğini hala merak ederim) ve yanında tereyağı işte size Chelo. Chelonun yanına kebap da gelirse buyurun size Chelo kebap. Eğer kebap, tavuk eti ile yapılırsa buna da cüce diyorlar. Yanında ayran, lavaş yoğurt. Çok lezzetli, ve de porsiyonlar çok büyük.

Gün doğmadan ulaştık Tahran’a. Tren garında ilk dikkatimizi ilk çeken Ayetullah Humeyni ve Ayetullah Hamaney’ın gar duvarlarındaki devasa fotoğrafları oldu. Sonrasında havaalanlarında, resmi binalarda, şehrin caddelerinde kısaca tüm İran da bu fotoğrafları gördük. Bizdeki gibi :)

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Tüm grup çok yorgun, ama meraklı. Garın merdivenlerinde yanımızda oturan İranlı ların ikram ettiği ekmek, seyyar satıcıdan alıp içtiğimiz çay yorgunluğumuzu hafifletti. Çay demişken, İran çay ülkesi hemen her sokakta, her parkta çayhane, onların deyimiyle çayhuneler var.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Ama buradaki çaylar genellikle demleme değil, poşet çay ve de çayı yanında ikram edilen renk renk çeşit çeşit şekerlerle içiyorlar. Her yer bu çayhuneler ile dolu. Çayın yanında ikram olarak mutlaka hurma ya da pasta getiriyorlar. Bu arada burada “çay içer mişin “ yerine “ çaya meylin var mı? “ diye soruyorlar. Bizim çok hoşumuza gitti bu söylem . Çaya meylimiz var efendim, her daim çaya meylimiz var.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Işıltısı, kalabalığı, seyyar satıcıları ile farklı ve renkli bir şehir Tahran. Medeniyetler şehri, müzeler şehri kültürler şehri dahası Hayyam’ın, Şems’in, Aslı’nın kereminin şehri. Burası ateşe tapanların, Hasan Sabbah’ın şehri ve gezilecek, görülecek çok yer var bu şehirde. Planlı olmak, hızlı hareket etmek zorundayız dedi rehberimiz Zafer bey.. Zamanlamaya uyalım dedik ama bavullarımızı bırakmak ve birkaç saat uyumak için gittiğimiz otelden o kadar da çabuk çıkamadık. Hava çok sıcak ve nemli, birde ne giyelim kaygısı ve korkusu..(Korku diyorum, tam anlamıyla hissettiğimiz korkuydu ilk günkü duygum) Hele o alışık olmadığımız başörtüyü kafada tutmak ne zormuş. Yolda birkaç kere erkek nüfus tarafından uyarıldık, ‘hanım hicap, hicap’ diye…

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

İran İslam Cumhuriyetinin başkenti ve en büyük şehri Tahran. Şehir ikiye ayrılmış gibi. Kuzey ve Güney Tahran. Güney Tahran’da yaşayan halk daha yoksul. Kuzey Tahran ise villa tipi evlerin, lüks arabaların şık restoranların olduğu yer. Görkemli saraylar, müzeler, meydanlar, büyük şehir parkı, temiz ferah caddeler ve bu caddelerde doğal klima görevi gören kanallar, hayran olmamak elde değil. Merakla izliyoruz caddeleri, evleri insanları…

Sıcaktan olsa gerek sokaklarda taze sıkılmış meyve suları satılıyor. Temiz ve iştah açıcı hele bir şahdut suyu var ki tadını tarif etmek olanaksız. Biz de istifade ettik bu meyve sularından sık sık.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Bazar-ı Bozurg (büyük Pazar) ile başladık geziye. Burası 10 km uzunluğunda bir kapalı çarşı. Çarşının girişinde korkutucu bir kalabalık karşıladı bizi. Bu rengarenk çarşıda kaybolma hissi yaşadım bir süre. Pazarın birçok kapısı olduğunu ve bu kapıların geceleri görevliler tarafından kapatıldığını öğrendik.

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Her şey var burada, aranan, akıla gelecek her şey. Kıyafetler, yiyecekler, halıcılar, kuyumcular, baharatçılar, süs eşyaları (çeşit çeşit sürmeler aldık kendimize, sürmeyi becerebilirmişiz gibi) hediyelik eşyalar, keyifli ve de yorucu. Yorulduğumuz zamanlarda çayhunelerde dinlendik ve gezmeye devam ettik aynı heyecan ve merakla. Bir sürü minik hediyelik eşyalar, takılar aldık…

iran tahran gezi yazısı çekim etkisi fotoğraf

Sırada Gülistan sarayı var, ama bir sonraki yazıya, görüşmek üzere !


|


Yorumlar(2)

  1. Raji ARI
    Reply

    “çay içer mişin “ yerine “ çaya meylin var mı? “ diye soruyorlar. Bizim çok hoşumuza gitti bu söylem . Çaya meylimiz var efendim, her daim çaya meylimiz var. Kamboçya yazınız

  2. Raji ARI
    Reply

    Özür yarım kaldı. Kamboçya yazınızdan sonra zevkle okuduğum bir başkası, gerçekten harika …

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.