Rüzgarlı Şehir: Chicago
“Rüzgarlı Şehir” lakaplı Chicago soğuk olduğu kadar rüzgarıyla da bilinirmiş. Bize soğuğunu kısmen gösterse de rüzgarını tattırmadı çok şükür! Bir de oradan vursa sıcacık evden çıkmayı hiç istemeyebilirdik =) Chicago’ya kıymetli dostlarımız Çağlayan ve Ekrem’in de orada bulunmasını fırsat bilerek üç günlük bir ziyaret gerçekleştirdik; sıcacık ev demişken içten misafirververlikleri ile bize unutulmaz bir tatil yaşatan kadim dostlarımıza teşekkür etmeliyim.
Chicago Nehri ileride Michigan Gölüne kavuşuyor
New York’tan Chicago’ya uçakla iki saatte gidip, bir buçuk saatte geri döndük, New York’un batısında yer alan Chicago’nun bir saat geride olduğunu da öğrenmiş olduk.
Bu şehir şahsen benim aklıma, Michael Jordan efsanesiyle çocukluk yıllarımıza damga vuran Chicago Bulls takımı ile kazınmıştı. Fakat şehrin bunun daha ötesinde olduğunu görmüş olduk. Illinois eyaletinde bağlı olan; devasa Michigan Gölü’nün güney batı kıyısında kurulmuş yaklaşık 3 milyon nüfuslu bu şehrin temel özelliği yılın büyük bir kısmında havanın baya soğuk olması. Şehirle ilgili olumsuz addedilecek temel mesele bence bu. Diyorsanız ki ben soğuğu severim, o zaman sizin için her şey yolunda demektir. Şehirle ilgili akla ilk gelecek şey temizliği ve nezihliği. İnsanları ise New York’ a kıyasla daha sakin ve saygılı görünüyor. Bu arada Trabzon ve Antalya’nın da Chicago ile kardeş şehir olduğunu öğrenmiş olduk =) Ayrıca, ilk gökdelen 1885 yılında bu şehirde inşa edilmiş ve Chicago Polonya’dan sonra en çok Polonyalının yaşadığı şehirmiş!
Şehirde oldukça kapsamlı bir metro hattı var, bizim yaptığımız tüm faaliyetler için fazlasıyla yeterli oldu. Ayrıca otobüs ağı da gayet geniş. Toplu taşıma araçları sık geliyor, sanırım soğuk havada vatandaşları bekletip hasta olmalarını istememişler =) Açık metro duraklarındaki ısıtma sistemleri de hoşumuza gitti, altına girip metronun gelmesini sıcak sıcak bekledik.
Chicago kendisine yüksekten bakma isteği depreştiren bir şehir, bunun için uygun yerler de mevcut zaten. Bunun en popüleri Sky Deck (Sears), diğer alternatif ise Hancock Tower. Biz ikincisini tercih ettik zira çıkış için ücret verilmiyor; yukarısında yer alan cafede oturarak şehri izleme ve bir şeyler atıştırma şansına sahip olduk. Sky Deck’e çıkmak isteseydik 20 dolar ödemek ve sıra beklemek durumunda kalacaktık. Oranın temel özelliği ise cam tabanlı balkonlarda uçma hissini yaşama imkanı sunmasıymış ki şehrin en önemli klişelerinin biri =)
Hancock Tower’ın dışarıdan görünümü
Hancock Tower’ın 96. katında yer alan “Signature Lounge”dan manzaralar
Kadınlar tuvaletinde bile yere kadar cam varmış :)
Şehrin merkezinde yer alan en önemli parklardan biri Millenium Park. Parkın içinde şehrin en önemli sembollerinden “The Bean” yer alıyor, devasa bir fasülyeyi aldıran metalik postmodern heykel, ayna görevi de görüyor ve çevresini turistler sarıyor. Biraz aşağısında yer alan karşılıklı “Crown Fountain” dikdörtgen ekranlar şeklinde; ekranlara yansıyan insan yüzlerinin ağızlarından su fışkırtılıyor. Parkın diğer kısmında bulunan “Jay Pritzker Pavillion” ise halka açık konserlerin verildiği genişçe bir çim alan.
The Bean
Crown Fountain
Jay Pritzker Pavillion
Michigan Caddesi şehrin en popüler ve turistik caddesi, kaliteli mağazaların yer aldığı bu caddeyi görmek de çok güzeldi. Caddenin üst bölümü ise “Magnificient Mile” olarak adlandırılıyor ve yukarıda sözünü ettiğim Hancock Kulesi de bu cadde üzerinde yer alıyor.
Şehrin ilk yerleşilen kısımları “old town” olarak adlandırılıyor, bu kısımda da tur atıp çevreyi incelemek ve pek şirin mimariye sahip yapıları görmek bizim için keyifli oldu. Hoşsohbet akademisyen dostların varlığı da her zaman keyfimize keyif kattı =)
Chicago’da ziyaret ettiğimiz bir diğer mekan “Navy Pier”. Göl kıyısındaki bu iskele yakınında kapalı alanda turistik eşyalar satan tezgahlar, yeme içme olanakları ve küçük bir botanik parkı var. Daha mühimi dışarıda göle ve şehir manzarasına nazır bir yerde kurulu tarihi bir dönme dolap olan “Ferris Wheel”ın mevcudiyeti. Kişi başı yedi dolar karşılığında yaklaşık beş dakika süren tur ile şehri yukarıdan izleme ve şehrin önemli simgelerinden birini deneme şansına sahip olduk.
Dönme dolaptan Chicago manzarası
Navy Pier içinde yer alan botanik parkı
Bizim yapmadığımız ancak yapılabilecek diğer faaliyetler arasında müze severler için “Art Institute of Chicago”yu gezmek yer alıyor. ABD’nin ikinci büyük sanat müzesi olan yapı Michigan Caddesi yakınında bulunuyor. Giriş ücreti 23 dolar ve New York’taki müzelerin aksine tavsiye fiyatı değil yani girmek için bu ücreti ödemek zorundasınız. Gişelerdeki ciddi sıra bizim girme arzumuzu bitirdi ama elbette kalitesinin de göstergesiydi.
Bu güzel şehirde Jazz ve Blues müzikleri büyük öneme sahipmiş. Bu türlerden hoşlanan kişiler için Green Mile, B.L.U.E.S. ve Kingston Mines mekanları yer alıyor. Biz Kingston Mines’a gittik, 15 dolarlık giriş ücreti, kimlik ibraz etmek şartıyla öğrencilere 10 dolar. Müzikseverlere tavsiye ederim.
Gidenlerin aç kalmayacağı bu şehirde bazı lezzetler dimağımıza kazındı diyebilirim. İlk olarak “Lou Malnati’s Pizza”da “deep dish pizza” kesinlikle çok güzeldi, yediğim en iyi pizzaydı diyebilirim. Bol peynirli, kıtır hamurlu ve çok lezzetli =) Kahvaltı için ise “Bongo Room”un Andersonville bölgesinde yer alan şubesinde gittik, “white chocolate&caramel pretzel pancake” ve “red velvet hot cake” gerçekten lezzetliydi. Son olarak Chicago’nun ünlü aromalı mısır patlağını denedik ve beğendik. “Garrett” isimli birçok şubesi olan işletmeden alınabiliyor. Peynirli ve karamelli mısır patlakları lezzetli. Tüm bu mekanlarda, yarım saate kadar sıra beklemek olası, Şükran Günü tatili olması nedeniyle bizim şansımız yaver gitti ve beklemedik ama yine de sıraya hazırlıklı olunmalı! Ayrıca fiyatlar NY’ye göre iyi..
Özetlemek gerekirse konuksever arkadaşlarımızın sayesinde biz Chicago’yu çok sevdik, bu bölgede hava sıcaklıklarının ideal olduğu yaz aylarında gidilmesi halinde çok daha keyifli olabilecek bir şehir, bize biraz Boston’u anımsattı. Ancak, çok turistik bir şehir olmadığını da belirtmekte fayda görüyorum ki bu durum bir çok kişi açısından avantaj olarak görülebilir =)
Sevgili Çağrı,sayende bizde gezmiş gibi olduk.Teşekkürler güzel günler.
Beğendiğine sevindim Baba. Ben teşekkür ederim, sevgiler.