« Eski | Yeni »

ABD Batı Yakası Gezisi – Planlama Aşaması

New York’a gelince fark ettim, ABD ilgimi çeken bir ülke olmamış hiç. Neden bilmiyorum. Duymuşum hep isimlerini şehirlerin, hiç biri yabancı değil kulağıma. Ama hangisi ne taraftadır, hangileri okyanus kıyısıdır, hangileri daha büyük şehirlerdir, bir şekilde ilgilenmemişim işte. Nedense çok uzak bir ülke gibi gelirdi bana hep, turistik olarak bile gidemeyeceğim ya da gitmeyeceğim kadar. Buraya gelişimin hikayesi (neden, nasıl ve hangi motivasyonla) ayrı bir yazı olur, ona burada hiç girmeyeyim :)

Diyeceğim o ki, buraya geldikten sonra otomatik olarak ilgilenmeye başladım bu tip bilgilerle. İki senenin çok hızlı geçeceği farklı farklı kişiler tarafından defalarca hatırlatıldığından, gelmişken (malum çok uzun yol geldik, hayalimizde bile yoktu bu kadar uzun yol :)) mümkün olduğunca çok yer görelim düşüncesi geldiğimin ilk haftasında ABD haritasını ezberletti bana :)

Ne yazık ki ilk senemde eşim Çağrı ile yalnızca 10-15 günlüğüne üç defa görüşebildiğimiz için New York dışında çok fazla bir yere gitme imkânı bulamadık. (Ben böyle desem de, simdi düşünüyorum, o 10-15 günlük görüşmelere bir Boston, bir de Niagara şelaleleri sığdırmışlığımız var)

Yine de ilk senemde yoğun olarak yaptığım tek şey New York’u keşfetmeye çalışmaktı. Bu sebeple de aslında New York ile ilgili fikir ve tecrübelerimi yazmak istiyorum en çok. Ama bunu yapmak 3-5 günlük tatillerde gidilen yerleri anlatmak kadar kolay olmayacağından bir türlü nereden başlayacağımı bilemiyorum. O kadar çok birikti ki, sanırım geç kaldım artık o anıları toparlamak için. Belki önümüzdeki dört ayda bir şekilde becerir de yazabilirim.

Gel gelelim asıl konuya.. İlk senemde çok istemiştim bir fırsat bulup batı yakasına gitmeyi, buradakilerin deyimiyle “road trip”, yani uzun bir karayolu yolculuğu yapmayı, ancak kısmet olmamıştı.. Gerçi road trip tanımı biraz daha başına buyruk ve plansız bir geziyi işaret etse de, biz aşırı planlılar ailesi olarak tabi ki böyle bir şey yapamazdık :) İkinci ve son senemize gelince bu geziyi daha fazla ertelemememiz gerektiğini düşünerek aylar öncesinden hazırlıklara başladık.

Tüm bu hazırlık sürecini ve planlamaları detaylı bir şekilde anlatacak olmamın sebebi, bizden sonra buralara gitmek isteyenlerle, bizim tecrübelerimizi merak eden eşe dosta deneyimlerimizi aktarmak. Hal boyle olunca, en baştan söyleyeyim, bu bir gezi yazısı değil, bu noktadan sonraki bilgiler ilgisi olmayan okuyucuya çok gereksiz gelebilir :) Ancak ABD’nin batı yakasına gezi planlayanlar için faydalı bilgiler içerdiğine inanıyorum.

Biz öyle çok fazla kişiye sormadık, ne süreç hakkında, ne de nerelere gidilir, ne yapılır falan diye. Yerli yabancı birkaç forumdan faydalandık genel hatlarıyla, batı yakası yolculuğu nereden başlar nereye gider, nereler olmazsa olmazdır, hangi yollar daha görseldir, hangileri güvenlidir falan diye. Yaptığımız ilk şey de, göreceğimiz şehirlere ve hangi şehirde ne süreyle kalacağımıza karar vermek oldu. Gezimize uçak biletleri daha uygun fiyatlı olduğu için Las Vegas’tan başlamaya karar verdik.

 

Gitmeden önce yaptığımız plan daha farklı olsa da, nihayetinde gerçekleştirdiğimiz güzergâh ve program şu şekilde oldu:

– New York-Las Vegas (Uçak ile yolculuk, Las Vegas’ta 3 gece konaklama)
– Las Vegas-Grand Canyon (Araba ile yolculuk, Grand Canyon yakınındaki Flagstaff’ta 1 gece konaklama)
– Grand Canyon-Las Vegas (Araba ile yolculuk, Las Vegas’ta 1 gece konaklama)
– Las Vegas-Los Angeles (Uçak ile, Los Angeles’ta 3 gece konaklama)
– Los Angeles-San Diego-Los Angeles (Araba ile yolculuk, Los Angeles’tan günübirlik gidip geldik)
– Los Angeles-San Franisco (Araba ile yolculuk, yol üzerinde Santa Maria’da 1 gece konaklama, 3 gece San Francisco’da konaklama)
– San Francisco-Yosemite (Araba ile yolculuk, 1 gece Yosemite yakınındaki Mariposa’da konaklama)
– Yosemite-San Francisco (Araba ile yolculuk)
– San Francisco-New York (Uçak ile yolculuk)

Güzergahımız harita üzerinde ise şöyle:

Geziye başlamadan once yaptığımız plana göre, bir gün de Las Vegas’tan araba ile Phoenix’e gitmeyi planlamistik. Aslinda bu şehir genellikle batı yakası gezilerine dahil edilen bir yer değil. İşin aslı, benim doğal ortamında kaktüs görme sevdam yüzünden gitmeye karar vermiştik biz buraya :) Ama Vegas’a gittikten sonra biraz daha araştırınca bu şehirde yapılacak aktivitelerin oldukça kısıtlı olduğunu anlayıp vazgeçtik gitmekten. Bir de, ilk planımıza göre Grand Canyon ve Yosemite milli parklarında konaklama öngörmemiştik, ancak yollar cok uzun olunca (ya da bir süre sonra çok uzun gelmeye başlayınca) buralarda kalmaya karar verdik, çok da iyi etmişiz. Araba ile toplamda 4000 km civarı yol yaptığımız düşünülürse, sık sık konaklamak, dinlenmek ve tazelenmek açısından çok faydalı oldu.

Gerçekleştirdiğimiz programı peşinen yazıyorum ki, verdiğimiz doğru kararları ve yaptığımızı düşündüğümüz hataları da peşinen bu ilk yazıda yazabileyim.

Öncelikle neleri doğru yaptık? (Doğru yaptığımız şeyler, bizim için genelde maddi boyutlu oldu, malum öğrenci bütçesiyle en çok dikkat etmemiz gereken konu buydu.)

• Uçak, otel ve araçları yaklaşık 2 ay önceden ayarlamak bize maddi olarak en az %50 avantaj sağladı. Maddi avantajının yani sıra, programı çok önceden netleştirince, zamanla planın içini doldurmak da daha kolay oldu.

• Böylelikle gideceğimiz tüm noktaları önceden haritadan (Google maps) tek tek işaretledik ve gezerken şimdi nereye gidiyoruz sıkıntısı hiç yaşamadık. Tabi koyduğumuz her yıldıza da gitmeyi başaramadık.

• Kalacağımız otelleri booking üzerinden, araba ve uçak ayarlamalarını ise priceline üzerinden yaptık. Biz rezervasyonları yaptığımız zaman en uygun bu şekilde oluyordu.
• Kalacağımız otelleri hep bir gün öncesine kadar ücretsiz iptal edebileceğimiz seçeneklerden tercih etmiştik. Yukarıda bahsettiğim değişiklikleri yaparken çok büyük faydası oldu, hiçbir iptalde bir aksilikle karşılaşmadık.
• Yine otelleri tercih ederken ücretsiz otoparkı ve internet bağlantısı olmasına öncelik verdik. Özellikle ücretsiz otopark, San Francisco gibi büyük şehirlerde can kurtarıyor. Benim tavsiyem otel tercih ederken tüm detayları iyice okuyun, mesela San Francisco’da çoğu otel aracınız varsa otopark için gecelik 30-50 dolar gibi ekstra ücret talep ediyor.
• Gezi boyunca iki farklı yerden araba kiraladık. Bunun sebebi, aracı bir eyaletten alıp bir başka eyalete bırakınca kiralama ücretinin artması. Bu sebeple, ilk arabayı Las Vegas McCarran Havaalanından (Sixt adli firmadan) aldık, Grand Canyon gezisini de yaptıktan sonra yine ayni havaalanında bıraktık ve uçakla Los Angeles’a geçtik. İkinci aracı ise aynı gün Los Angeles Havaalanından alıp (Dollar adlı firmadan) gezi sonunda San Francisco Havaalanına bıraktık. Eğer tek bir araba ile bu turu yapmak isteseydik, aracı eyalet bazında Nevada’dan alıp California’ya bırakmamız gerekecekti ki, bizim baktığımız vakitlerde bu seçenek çok daha maliyetli oluyordu. Aslında sırf bu sebeple Las Vegas-Los Angeles arasını uçakla seyahat etmek zorunda kaldık ama bu şekilde çok daha hesaplı oldu.
• ABD’deki çoğu uçak firması kabin boy bavul ve bir parça kişisel eşya (sırt çantası da olabilir) için ücret almazken, bagaja vereceğiniz her parça için değişik oranlarda tarife uyguluyor. Bizim her bir uçuşumuz farklı bir havayolu şirketiyleydi ve biz bagaja vereceğimiz parayla orada alışveriş yapar eksiklerimizi tamamlarız düşüncesiyle birer kabin bavulu birer de çantaya tum eşyalarımızı sığdırdık. Şöyle söyliyeyim, 13 gün boyunca ne Cagri’da ne de bende hiçbir eksiklik hissi olmadı.
• Direksiyon başında o kadar uzun zaman geçiriliyor ki, yanınızda sevdiğiniz parçalardan oluşan bir cd ya da bellek olması yolu daha keyifli hale getiriyor. Zaten müziğe en cok ihtiyaç duyduğunuz, sıkıcı ve stresli yollarda radyo da çekmiyor. Biz almıştık yanımıza, çok iyi oldu.

• Bir de, görülecek yerlere ilişkin doğrular var ki onlara da hemen değineyim. Grand Canyon’da West Rim bölgesi yerine South Rim’e gitmek yine verdiğimiz doğru kararlardan. Her ne kadar cam tabanlı Skywalk ve Las Vegas’a olan yakınlığı sizi West Rim’e yönlendirse de, gerçek milli park South Rim denilen yer. Yani gerçek kanyon burasıymış. (Bu konuya Vegas’ı anlatırken de değineceğim)
• Grand Canyon’a araba ile gitmek yaptığımız bir diğer mantıklı hareket oldu. İnternette kanyona giden yolların çok kötü olduğu ve araç kiralama şirketlerinin sigortalarının bu yollarda başınıza gelebilecek kazaları karşılamadığı yazıyor. Bunları okumak sizi ister istemez Las Vegas çıkışlı otobüs ya da helikopter turlarına yöneltiyor. Biz risk alıp araba ile gittik, yollarda yer yer navigasyon için gereken internet bağlantısının kesilmesi dışında en ufak bir sıkıntı yoktu. Ancak helikopter turları da cok cazip görünüyordu, itiraf etmeliyim :)

Programı New York’ta bilgisayar başından ve sınav zamanı netleştirmenin bazı sıkıntılarını da yaşadık beklediğimiz gibi.

• Oncelikle, Las Vegas’ta 4 gece kalmak gidince anladık ki çok da gerekli bir şey değilmiş (En azından bizim gibi kumar ve gece hayatı ile arası olmayanlar için). Madem bunlarla işim yok, ne diye gideyim ki Las Vegas’a dememek lazım bence. Vegas tecrübesi her bünyeye lazım :) (Bu turun ayrıntıları daha sonra gelecek ;))
• Seyahat edeceğiniz mevsimi tercih edebiliyorsanız, bahar ya da yaz aylarını tercih edin bence. Biz Aralık ayının son iki haftasında yaptık bu turu. İki önemli sıkıntıya yol açtı, birincisi havanın erken kararması, ikincisi denize girememek. Özellikle San Diego ve Los Angeles’ta Aralık ayında bile okyanusa girenler olsa da, Türk insanının alışık olduğu bir ısıda olmuyor bu su. O kadar güzel plajlarda insan şu suya girebilseydim keşke diye iç geciriyor. Bizim için bu çok sıkıntı olmadı çünkü zaten Çağrı ile okyanusta yüzmek imkansız gibi bir şey. Daha çok ıslanıp çıkmak oluyor bizimkisi. Daha önceki tecrübelerimizden biliyorum, her an bir köpek balığı bir tarafımızı kapacak diye endişelenmeden yapamıyoruz :) Ama havanın erken kararması bizim için de ciddi bir sorun oldu. Yapacağınız seyahatin çok büyük bir kısmı doğal güzellik görmeye dayalı olduğundan (yer yer bol virajlı, ışıksız, gidiş geliş yollar da cabası) havanın saat 16.30-17:00 gibi kararması gunu erken bitirmeye mecbur bırakıyor. Kış aylarında ya cok erken saatlerde kalkıp güne başlamak lazım ya da çok sıkıştırılmış bir program ile hızlı hızlı gezmek lazım. Bir de üşüme ihtimali var tabi. Ama şunu da belirtmek lazım, bu turu sıcak havalarda yapmak, daha turistik bir sezona denk geleceği için muhtemelen maliyetleri de arttıracaktiır.

• Turu bizim yaptığımızın tam ters sırasıyla yapmak da mantıklı bir seçenek olabilir. Çünkü bu turun en yorucu kısımları Los Angeles’tan sonrası. İlk önce San Francisco’ya gidip sonraki günlerde aşağı doğru inmek, yani yorucudan daha az yorucuya dogru gitmek de mantıklı olabilir. Ama San Francisco-Los Angeles arası yolculuk araba ile ve Route 1 (Yukarıdaki fotoğrafta görebileceğiniz, en görsel yol) üzerinden yapılacaksa Los Angeles’a gidiş istikametinin gidiş geliş toplam 2 şeritli bir yolun uçurum (okyanus) tarafı olduğu ve mevsime göre değismekle beraber yılın genelinde güneşe karşı seyahat etmek demek olduğunu unutmamak lazım. (Yani bizim yaptığımız Los Angeles-San Francisco arası yolculuk yorucu olmakla beraber, güneşi arkamıza alarak ve kendimizi daha güvenli hissettiğimiz uçurum olmayan şeritten oldu.)
• Bir pratik bilgi daha, yanınızda navigasyon dışında bir de el haritası bulundurmak faydalı olabilir. Biz akıl edip de almamıştık, o yüzden gps’in zayıf olduğu yerlerde biraz strese girdik ama hiçbir sıkıntı ile de karşılaşmadık. Yola çıkmadan önce rotanın üzerinde o kadar çok tartıştık ki, bu vesileyle haritayı baya incelemiş bulunduk. Bunun da faydası oldu sanırım. Eğer kendinizi daha güvende hissetmek istiyorsanız bir harita bulundurmak faydalı olabilir.

Bitirmeden bir de faydalı bilgi vereyim. Nevada, Arizona ve California eyaletlerini kapsayan bu rotada köprüleri ve yolları kullanırken genellikle bir ücret (toll) ödemiyorsunuz. Biz doğu yakasında her yol ve köprü için o kadar cok ve sürekli para ödemeye alışmışız ki, araba kiraladığımız ilk noktada sorduğumuz ilk soru, bunlardan sıra beklemeden geçmeyi sağlayan (bizdeki HGS gibi) E-Z Pass ya da benzeri bir cihaz alıp alamayacağımız oldu. Kiralama şirketindeki görevlinin bu yakada onlara ihtiyaç duymayacaksınız cevabı bizi cok mutlu etti. Çünkü hem bu cihaz için kiralama şirketine vereceğimiz günlük ücretten, hem de tatilden sonra kredi kartımıza yansıyacak ücretlerden kurtulmuş olduk. Tüm gezi boyunca da hakikaten yollarda hic gişeden geçmedik. Yalnızca San Francisco’daki köprülerde sadece şehre giriş istikametlerinde ücret ödedik. Nakit ödeme yapmak mümkündü ve fazla sıra yoktu. Golden Gate köprüsü için sanırım nakit ödeme imkanı yok. Ama bu köprüye özel olarak ödemeyi köprüden geçmeden önce ya da geçtikten sonra 24 saat içinde internetten yapmak da mümkün. Bu köprülerle ilgili ayrıntılı bilgi şurada ve şurada.

Gezimizin şehir şehir detayları da bir sonraki yazımda.

 

Sevgiyle.

 

Bilge Nilsun Kale

---

« Eski | Yeni »

---