|

Başkentte İki Gün: Washington DC

Amerika maceramızın sonlarına artık fazlasıyla yaklaştık. Bu koca ülkede görülmesi gereken yerlerin büyük çoğunluğunu gördük, gönül huzuruyla dönüş hazırlıklarına bile başladık. Ancak benim görmediğim önemli bir yer kalmıştı; başkent Washington DC. Bilge 2014 yılında ailesiyle beraber bu şehri gezme şansı yakalamıştı, tabii ki ben de eksik kalmamalıydım =)

washington dc gezisi beyaz saray

Ağaçların bahar nedeniyle çiçek açtığı ve şehrin pembe ve beyaza büründüğü döneme “Cherry Blossom” deniyor ve bu dönem genelde Nisan ayı başına rastlıyor. Biz de ağaç çiçeklerine doyabileceğimiz umuduyla DC’ye gittik ancak ağaçlar henüz tam olarak beklediğimiz kadar çiçek açmamıştı, zannediyorum 10 Nisan civarında gayet güzel manzaralar oluşacaktır. Yine de güzel görüntüler yok değildi; “Yetmez ama evet” dedik :)

Şehrin başkent olması sebebiyle sahip olduğu resmi binaların yanı sıra diğer bir önemli özelliği oldukça fazla sayıda ve ücretsiz müzeye sahip olması. Bu müzelerin hepsine tek tek ve etraflıca bakmak amacıyla gidiliyorsa uzun bir süreye ihtiyaç olur. Bizim gibi müzeye doymuş bir çifte, şehri genel hatlarıyla tanımak için iki tam gün yetti.

 
washington dc gezisi beyaz saray
 

Biz DC’ye otobüsle Perşembe sabah gidip, oradan Cuma akşam geri dönmeye karar verdik. Gidiş otobüsümüz ekspres olmadığı için fazla durdu ve DC’ye yaklaşık 6 saatte ulaştı. Dönüş ise sadece 4 saat sürdü. Ekspresin ne kadar avantajlı olduğunu anlamak için güzel bir tecrübe yaşamış olduk!

Washington DC herhangi bir eyalete bağlı olmayan, yaklaşık 600 bin nüfuslu orta büyüklükte bir şehir. New York hariç çoğu Amerikan şehrinde karşılaştığımız nezihlik ve temizlik burası için de geçerli. Gördüğümüz diğer şehirlerden en önemli farkı, Antik Yunan ve Roma esintileri taşıyan klasik mimarinin çok yaygın oluşu. Binaların bir çoğu gerçekten etkileyici, bu açıdan gerçek bir başkent havası taşıdığını söylemekte yarar var.

 
DSC04295DSC04367 DSC04355
 

Devlet Başkanının konağı (Beyaz Saray) ise beklentilerin aksine pek mütevazi. Bizim en çok beğenimizi kazanan yapı ise Kongre Binası olan Capitol oldu. Kubbeli yapısı, önündeki havuzu ve karşıdan gördüğü ince uzun bir şekilde “Washington Anıtı”na kadar giden park ile birlikte harika bir bina. Washington Anıtı demişken; şehrin her tarafından rahatça görünen bu anıt 19. yüzyıl sonunda Başkan Washington Anısına antik Mısır Dikilitaşlarına benzer bir yapıda inşa edilmiş ve şekil açısında Sultan Ahmet Meydanı’ndaki meşhur Dikilitaş ile aynı. Tamamlandığı 1885 yılında 170 metre uzunluğu ile Dünya’nın en yüksek yapısıymış.

 
washington dc gezisi beyaz saray washington dc gezisi beyaz saray
 

Washington’da eski dönemlerin öne çıkan başkanları anısına yapılmış güzel Anıtmezarlar var; Lincoln ve Jefferson için inşa edilmiş olanlar güzellikleriyle öne çıkıyor. Özellikle “Cherry Blossom” zamanı gidilirse Jefferson Anıtmezarı çevresi çok güzel oluyormuş.

 
DSC04597
 

Beni şahsen hayal kırıklığına uğratan binalar, yıllarca derslerde ve işimizde aklımıza kazıdığımız IMF ve Dünya Bankası binaları oldu. Sıradan ve estetik değer taşımayan mimarileriyle beklentilerimin çok altında yer aldılar. Dünya’ya para akıt, bu kadar sıradan binalarda çalış olacak iş mi =)

 
DSC04299

İlk akşama doğru Washington Anıtı ile Capitol arasında National Mall diye adlandırılan bölgede gezerken, “National Museum of Natural History” müzesini görmüştük, aslında müzeye gitmek niyetimiz olmasa da Müzenin önündeki ilanlardan içeride canlı kelebeklerin bulunduğu bir kısım olduğunu öğrenince planlarımız değişti. Bilge’nin favori hayvanlarından birisi kelebek olduğu için ertesi gün müzeyi görmeye karar verdik. New York’ta yer alan doğa tarihi müzesine benzediği için çok farklı bir şey göremesek de orkideler ve kelebeklerin bulunduğu kısımları gerçekten çok sevdik.

 
DSC04575
DSC04521 DSC04517 DSC04547
 

Şimdi gelelim şehrin en güzel kısmına. Bana sorarsanız gördüğümüz yerler arasında muhit olarak en güzel yer tartışmasız Georgetown idi. Tertemiz sokakları, Avrupa tipi mimarisi, öğrenci ağırlıklı seçkin insan profili, mağazaları ve yeme içme imkanlarıyla Georgetown’ı çok beğendim, hatta Amerika’da gördüğüm üniversite bölgeleri içinde belki de en güzeliydi, ya da benim zevklerime en uygunu demek daha doğru olur :) Zaten daha önce çevremizden aldığımız yeme içme tavsiyelerinin birçoğu da bu muhitte yer alıyordu.

 
DSC04392
DSC04622 DSC04610 DSC04452
 

Georgetown’ın bizim için en güzel tarafı ise sevgili arkadaşımız Cansu’nun Georgetown Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyor olması ve bu muhitte yaşıyor olmasıydı. Kendisini bu noktada anmadan geçmek mümkün değil, zira dar bir zaman diliminde bize şehri gezdirdi ve tanıtıcı bilgiler verdi; hem de araba kullanarak. Kendisine buradan kocaman sevgilerimizi gönderiyor ve bir kez daha teşekkür ediyoruz :)

Bu bölgede Martin’s Tavern isimli bir restorant-bar var; Rahmetli Başkan Kennedy, Jackie’ye burada evlenme teklif etmiş. Ona girmedik ama dışarıdan çok güzel bir yer olduğu anlaşılıyordu.

 
DSC04610

Son olarak pratik bilgilere gelelim, DC’de ulaşım hattı mükemmel olmasa da iyi, ancak metro beklendiği kadar gelişkin bir ağa sahip değil, otobüs kullanmak gerekebilir. Şehir çok dağınık olmadığı için taksi kullanmak da fazla maliyetli olmayacaktır. Bize Cansu’nun öğrettiği “Circulator” isimli şehir içinde adeta ring görevi gören otobüsleri mutlaka denemek lazım çünkü sadece 1 dolara epeyce bir yere götürüyor ve çok sık geçiyor :)

Yeme içme konusunda bu defa çok fazla hevesli olmadık, akışına bıraktık. Busboys and Poets isimli cafe ortamı itibariyle çok hoş bir mekan, burada yemek yedik. Yemekleri de ortalamanın üstündeydi. Ayrıca, kendi araştırmamızla bulduğumuz District Taco her ne kadar fast food usulü çalışsa da özellikle “American way steak taco”sunu beğenerek yedik, hem de görece ekonomik bir mekan. Daha önce tavsiyesini aldığımız Thomas Sweet’te dondurma yedik, dondurmanın sıradışı bir tarafı yoktu ancak gayet lezzetli ve doğaldı. Yine Georgetown bölgesinde bulunan Baked&Wired cupcakeleriyle meşhur bir cafe. Burayı da denedik ve beğendik.

DSC04275
DSC04615 DSC04443 DSC04442DSC04434
DSC04439

Fırsat olursa Türk Büyükelçiği ile Büyükelçimizin rezidansının bulunduğı bölgeyi de görmekte fayda var. Özellikle rezidans gerçekten muhteşem. Ayrıca bu bölgede, Müslüman devletlerin ortaklaşa yaptırdığı İslami Merkez ve Cami de görmeye değer.

 
DSC04423

DSC04420 DSC04425

Biz Washington DC’de güzel vakit geçirdik; söylediğim gibi özellikle huzur, refah ve müze arayanlar için harika bir şehir, hem de Georgetown gibi bir muhite sahip. Ancak ortam ve aksiyon insanları kendilerine daha farklı hedefler seçmeliler :) 

Sevgiler..
Çağrı Alpgiray Kale


|


Yorumlar(3)

  1. ali iyibil
    Reply

    Sevgili Çağrı,senin sonradan görmen bence kazanç oldu.İklimin daha güzel olduğu bir dönem.zaman çabuk geçiyor.Hayırlısı ile dönersiniz.Eline sağlık güzel bir anı olmuş bende bu sayede hatırlamış oldum.Selam ve sevgilerimle öpüyorum.iyi gezmeler.

  2. Çağrı Alpgiray Kale
    Reply

    Evet baba, hava zaman zaman yağmurlu olmasına rağmen ılıktı, rahatça gezebildik. Dediğin gibi bu yazdıklarımız vakit geçtikçe işimize yarayacak. Dönmemize de bir şey kalmadı artık, hayırlısıyla görüşeceğiz. Biz de öpüyoruz, selam ve saygılar.

  3. Pingback: Yosemite Natural Parkına Gidelim!!!!!!!! | yaz-gi

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.