|

Avustralya – 1

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Avustralya’da (Downunder, en alttaki Güney Yarımkürede yer alan Australia),  çalıştığım zamanlardan  (Woodside, petrol ve gaz şirketi) ve gezdiğim yerlerden sizlere bilgi vermek istiyorum. Ben çoğunlukla Batı Avustralya’da, Perth şehrinde kaldım, ama tabi başka yerlerini de gezdim. Maalesef sizlere kendi çektiğim fotoğrafları sunamayacağım, hepsi zamanında çalındı veya yok oldu (araba, fotoğraf makinesi, bilgisayar,  tüm film ruloları, o zamanlar digital fotoğraf makinaları yoktu, o da başka bir hikaye). Ama internetten aldığım fotoğraf ve haritaları, Avusatralya anılarımı anlatırken sizlere sunacağım.

Avustralya Dünyanın en büyük adası olup aynı zamanda da Dünyanın en küçük kıtasıdır. Karada 6 Eyalet ve 2 Bölgeye ayrılmıştır :

New South Wales, Queensland, South Australia, Victoria, Western Australia, Tasmania.

Northern Territory, Australian Capital Territory.

Avustralya’nın nüfusu 23.4 milyon olup, başkenti CANBERRA dır. Nüfusunun 10 misli koyun mevcuttur. Her eyaletin ve bölgenin kendi başkenti ve orada da kendi parlamentosu vardır. Kanunlar her eyalette değişik olabilir ama hepsi en sonunda ACT (Avustralian Capital Territory, Canberra)’ya bağlıdır.

1 Avustralya Doları 2.97 Türk Lira’sına eşit olup 1A$ = 0.64 Avro’dur. Downunder’da 3 ayrı zaman dilimi mevcuttur!

Perth – Sydney arası uçakla: 6 saat 56 dakika, tren/otobüsle : 2 gün 21 saat sürer.

Perth, Avustralya’nın dördüncü büyük şehridir. Takriben 2 milyon nüfusu vardır. En büyük şehir ise Sydney’dir.

Sydney ve Melbourne şehirlerinin aksine Perth hız ve gösterişten uzak, sakin, rahat bir şehirdir. Yine Perth diğer kentlerine kıyasla daha düşük yaşam giderlerine sahiptir. Perth eğlenmeyi seven genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir.

Otobüslere binmek için beklerken, otobüs gelirken el kaldırıp işaret etmeniz gerekir, yoksa otobüs durmadan geçer, tecrübeyle sabittir!.. Otobüslerin istikamet numaraları büyük olarak önde yazılı olduğu için, uzaktan hangisini durduracağınızı bildiğiniz kabul ediliyor herhalde (inşallah). Websitesinden veya trafik kitabını alırsanız tüm yön numaralarını bulabilirsiniz.

Perth’te ulaşım sistemi “Transperth” olarak adlandırılmaktadır ve otobüsler, trenler, feribotlar bu sistem içindedir. Transperth’in şehir merkezindeki ulaşım sistemi ücretsizdir ve ulaşım için genelde otobüs ve tren kullanılır. Şehrin diğer kesimlerinde ulaşım ücretlidir. Her tarafta bisiklet yolları mevcuttur, en iyisi bisiklet ile gezmektir. Hemen orada bir yarış bisikleti satın aldım kendime (halen orada!). Bir de araba aldım, arka tarafında büyük bir bagajı olan. Böylelikle uzun seyahatler yapabilirsiniz, yolda yatabilirsiniz. Outback‘e çıktığınızda yollar ve bölge işte böyle kırmızı tondadır.

Outback : Şehirlerden ve topluluklardan uzak, çöl ve bu gibi ıssız ücra yerler. Dikkat zehirli yılan ve örümcek vardır!  Ama bunlar zaten heryerde varlar. Posta kutusunun içine bakmadan elinizi kutuya sakın sokmayın!

Trafik soldan gidişlidir,  İngiltere gibi. Publar akşam en geç 23:00’de kapanır, belki daha da erken. Saat 23:00’den sonra artık bira da dahil hiçbir alkollü içki verilmez!

Paranızla eve içki almak istediğiniz zaman bir içki dükkanına (Liquor Store) gitmeniz lazımdır, başka hiçbir market veya dükkanda içki satılmaz! Bira da dahil olmak üzere, Alkollü içkileri dışarda bir yerde, bahçede, parkta, plajda vs. içmek kesinlikle yasaktır, yakalanırsanız 400 A$’a kadar ceza yersiniz!

Araba kullanırken, polis veya sivil polis  (Plain Clothes) ehliyetinizi veya kimliğinizi sorarsa yanımda değil, ismim şudur derseniz,  herzaman doğru söylediğiniz kabul edilir, ama sonradan olmadığı ortaya çıkarsa tabii cezalandırılırsınız!

Çocuklar dışarıya çıktıkları zaman şapka, kep giymek zorundadırlar, okullarda herkese kep dağıtırlar (kansere karşı, güneşten korunma, vs). Plajlarda çocukların yüzlerine güneşten koruyan renkli krem sürülür, kırmızı, yeşil, mavi,.. Böylelikle yüzlerinde renk yoksa, plaj müfettişi (Beach  Inspector) anne babaları uyarır.

Plaj mevzuatı çok önemlidir, herkes sık sık plajlara gider, tabii oradada alkollü içki içemezler! (Ama zaten kimsede bira falan içmek istemez, benden başkası tabii hahaha).

Perth, dünyanın en “yaşanabilir şehirleri” listesinde dokuzuncudur. Güney Yarım kürenin en ziyaret edilesi noktalarından biridir. SWAN Nehri buraya ayrı bir güzellik verir. Kırmızı noktalı yer evimin bulunduğu yer idi! Milpoint Road’da, direkt Swan nehrine bakıyor, ismini Kuğu kuşundan almış, nehirde bir çok kuğu var:

Benim pencere ve balkonumdan görünen manzara bu idi:

1992 senesinde Perth’de yapılan tenis Hopman Cup’ı seyretmeye gitmiştim, Steffi Graf ve Boris Becker, team olarak mix double oynayacaklardı, fakat Steffi hastalandı ve maçı yarıda bıraktılar,  tabii yenilmiş sayıldılar. Sonra Steffi Australian Open’a katılamadı.  Helena Sukowa’ya da (Çek) yenildi. Ben epey bir zaman sonra Great Keppel Adası’nda (Brisbane, Queensland) bir tatil beldesinde tatildeydim ve rüzgar sörfü yapıyor, at biniyordum ve o zaman Helena Sukowa’da orada tatil yapıyordu. Evet… Helena Sukowa ile de tennis oynadım, ve elbetteki yenildim (maalesef). Beraber dalış yapıp çok zehirli bir deniz yılanını gördük, ben haber verip hemen yukarı çıktım, onu da çıkarmaya çalıştım ama gelmedi, aşağıda kaldı, sonra çıktı. Neme lazım, benim yılan ve örümceklerle kötü tecrübelerim oldu, o kızcağız Avustralya’da fazla kalmadığı için bu işleri pek bilmiyor idi! Sağdaki kız :

Bizim gördüğümüz zehirli deniz yılanı işte aynen bunun gibiydi…

Great Barrier Reef‘den bazı görüntüler:




Great Keppel adasından, helikopterle Büyük Bariyer’e giderken, başımdan geçen garip bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Helikopteri beklerken ben bir sürü bira içtim. Helikopter gelince de, haydi haydi dediler ve hemen bindik ve havalandık, yola koyulduk. 3 kişi bir de pilot vardı. Benim yanımda bir kız oturuyordu. Güvenlik açısından hepimizin kulaklıkları ve mikrofonları kafamızda takılı idi. Yani ne konuşursak konuşalım hepimiz birbirimizi duyduğumuz gibi, karadaki merkez de bizim ne konuştuğumuzu duyuyordu. Şimdi yarım saat sonra benim feci bir şekilde küçük tuvaletim geldi. Pilota sordum ne yapayım diye, bir kapıyı açtı burdan aşağıya yap, ama aşağıya düşme dedi (helikopterde tuvalet ne gezer). Aşağısı deniz, bende büyük “sorry” lerle kapıya çıktım ve sağ elimle kapı kenarına tutundum, sol elimle de işimi yaptım, meğerse bende yükseklik korkusu yokmuş, onuda bu vesile ile anlamış oldum. Oraya varınca (çok küçük bir ada idi) dalış yaptık, (sırf snorkel ile, tüpümüz yoktu) sonra yine helikopterle Büyük Keppel Adasına geri döndük, varır varmaz bana merkezden küçük bir ödül ve bir kutu Fosters verdiler.. Bilin bakalım niye?  konuşmayı duymuşlar ya, :)))

Devam edecek…

Galip Demiray


|


Yorumlar(2)

  1. Ali iyibil
    Reply

    Çok ilginç bilgiler.Teşekkür ediyorum.Zevkle okudum.Türk nüfusu ne kadar acaba?Tazmanya canavarı neden deniliyor.Yerli aborjinler halen mevcut mu?Belki ikinci bölümde öğreneceğiz.Elinize sağlık.

  2. Galip Demiray
    Reply

    Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferinin Yıldönümü.
    18 MART Zaferi, düşman donanmalarının 1915 yılı başlarında İstanbul’a girmelerini ye İmparatorluğun daha o yıl içinde çökertilmesini önleyen çok büyük ve tarihi bir zaferdir. 2. Yazımda bu konulara deyineceğim, sevgiler.

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.