|

bir sabah uyansam ilham ben olsam. vegan olsam

Nerdeee. Öyle bir şey yok tabi… Bir gecede sahip olunan başarılar, bir gecede kazanılan paralar, bir gecede yaşanan değişmeler, evrimleşmeler. hiçbiri yok. O bir gecede yaşanan değişim o zamana kadar yaptığımız, başımıza gelen her şeyin, tüm etkileşimlerimizin sonucu. Yaşadığımız her şeyin bir anlamı var yani. Bir sonraki adımına taşıyor seni. O adım yolun başında yanlış ya da anlamsız gibi görünebilirken yolun sonunda en büyük “iyi ki” olabiliyor. Biraz ezbere yazdım gibi duruyor ama değil, çok örneğini yaşadım ve sonradan üzerinde düşünüp anlayacak vaktim oldu. Ezbere değil yani, bu film yaşanmış olaylardan esinlenerek yazılmıştır gibi :) Yaklaşık 4 ay önce üzerinde hiçbir fikre sahip değilken bir gecede vegan olmaya karar verdim. En sevdiği yemek döner olan, tüm yemeklerin için kıyma koyan ben, her tür eti yemeyi bıraktım, üzerine her türlü hayvan yan ürününü de bıraktım, içinde sütü, yumurtası, yoğurdu, peyniri, kefiri herşeyiyle…Meşhur tabiri ile vegan oldum. Tamamıyle vicdani sebeplerden, hayvanlar sömürülmesin istediğimden. Sağlıkla ilgili iyi midir kötü müdür hiç bir fikrim olmadan. İçinde bulunduğumuz çağda endüstriyel hayvan ürünlerinin üretimi malesef etik koşulları taşımıyor, hatta fazlasıyla acımasızca, fazlasıyla bencilce. Buna et de dahil, süt de dahil, küçükbaş hayvan da, büyüğü de. En etik üretim yapan küçük işletmelerde dahi sanki bu hayvanlar sadece insan ırkına hizmet etmek için yaşıyorlarmış gibi bir bakış açısı var. Bariz zekaları, duyguları olan, üzülebilen, onu geçtim tüm duygularıyla anne olan, annelik yapan canlılardan sözediyoruz, nasıl onları kendin için var edilmiş bir eşya gibi görebilirsin, nasıl istediğin zaman kesip, parçalara ayırıp istediğin zaman yavrusundan ayırıp sütüne konabilirsin. Ben avcılığı bile daha etik buluyorum, hiç değilse doğal ortamında, kaçabiliyor senden, gizlenebiliyor. Nispeten (!) daha eşitlenmiş koşullar var ve ihtiyacın kadarına sahip oluyorsun. Organize bir sömürü yok ve kar maksadı taşımıyor o canlar. Vicdani bir evrimin içindeyiz, eskiden nasıl kölelik normal birşeyse, ve şu an kabul edilemez görünüyorsa ilerde aynı şekilde hissedeceğiz hepimiz hayvanlar için de. Evrimin bir yerindeyiz, ilerliyoruz.

Nasıl oldu nerden geldi aklına derseniz de şöyle. Son günlük yazımda sesli kitaplardan, geceleri fotoğraf editlerken paralelde dinlediklerimden bahsetmiştim. İşte bu kitaplarla birlikte yaklaşık 1 yıldır sevdiğim takdir ettiğim, ilham veren insanların konuşmalarını da dinliyorum, yerli, yabancı…Daha önceden tanımadığım bilmediğim denk gelmediğim pek çok insanı dinledim, tecrübelerini, kendi hayatlarından çıkarımlarını. Aynı biyografi okumak gibi düşünün, pek çok yeni bakış yönünde bakabiliyorsunuz, yepyeni pencereler açılıyor hayatınızda bunları bildiğinizde. İşte bu pencerelerden birisi de gıda endüstrisi adı altında hayvanlara yapılan işkenceyi zulümü anladığımda açıldı kafamda. Biliyordum önceden, tavuk çiftliklerini, işleyişlerini, videolarını da görmüştüm ama sanırım tam hissedememişim veya sorumluluğu hiçbir şekilde üstlenmemişim, başkalarını suçlayıp geçmişim. Bir vicdani ağırlık hissettim, dedim kurtulması bu kadar kolay bir ağırlık, kurtulayım gitsin. Kurtuldum gitti. Şimdi içim rahat, kendimi çok aşırı zorlamadan düzenimi oturttum, ve ne kadar çok şeyi bilmediğimi farkettim yiyecekler ve beslenme hakkında. Minik minik öğreniyorum şimdi ne doğru ne yanlış diye ama hemen uygulayamıyorum, uygulamak için de kendimi zorlamıyorum. Yoksa işin içinden çıkılır gibi değil yok gluten, yok alkali, yok B12, yok fermente yok bilmem ne :)

vegan olmak

Bu süreçte hiç aç kalmadım(hatta kilo almış olabilirim dışarıdan gelen o vitamin de lazım şunu da ye bunu da ye baskısından dolayı), hiç sorun yaşamadım, üstelik evde sürekli farklı yemekler bekleyen damak zevki sahibi yetişkin çocuklar olmasına, onlara da yemek hazırlama zorunluluğuna rağmen. Bir şeyin sürdürülebilir olması için ulaşılabilir temellere dayanması lazım, aşırı katı kurallarla sınırlı olmaması lazım, bunu da aklımda tutarak başladım. Katı kurallar başlangıçta o motivasyonla yapılır, uygulanır gibi durur, sonrasında çıkan engellerde insanı caydırır, vazgeçirir. Bu sebeple mesela direkt süt yumurta yogurt vs yemiyorum ama evde bir kek yapılması gerekiyorsa kullanıyorum yumurtayı (sayısını azaltıp) ve sütü. Şimdi soya sütü hindistan cevizi sütü vs. gibi alternatifleri var mutlaka ama erişimi zor hem de ithal ürünler pahalı. O sebeple miktarlarını azaltıp kullanıyorum :) Haftada 1 bir kek yapsam, ondan da 1-2 dilim yesem eski tüketimime göre zaten çok az bir miktar, hem de yoksunluk hissetmiyorum, sürdürülebilir.

vegan olmak

Şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum, ama farkındalık arttıkça rahatsızlıklar da artar ya, cehalet mutluluktur demiş birileri, işte öyle, şimdi satın aldığım kıyafetten, yüzüme sürdüğüm kreme, içinde herhangi bir sömürü barındırmama konusunda zihnimi açtım. Ama ne kadarını değiştirebilirim bilmiyorum bu çağda, yavaş yavaş işte…olduğu kadar, hiç’den iyidir.

Gelişmeleri koyarım buraya, bana ne oldu, vitaminsizlikten, proteinsizlikten ne hale geldim diye :)

Kocaman sevgiler,


|


Yorumlar(2)

  1. Ali iyibil
    Reply

    Bir çokları gibi seninde tercihin.Güzel düşüncelerini nakşetmişsin.Kalemine sağlık.Başarıların daim olsun.Esen kal.

  2. Galip Demiray
    Reply

    Iklim Degisikligine karsi insanin yapacagi tek buyuk savas, hayvanlari yemeyi birakmasidir. Hem hayvanlari sevmek, hemde onlari yemek olmaz. Hem cevreci olmak, hemde et yemek zaten tezat ve celiskidir. Buddha nin dedigi gibi, dIn esasinda tum canlilara saygi gostermek ve iyi davranmaktir. Dunyadaki baris mutfakta baslar diyebiliriz yani. Birisine niye vegan sin diye sormadan once, sen niye degilsin diye ilkonce kendine sormalisin…Ben hastaligim dolayisi ile su an veganlik yapamiyorum maalesef…..! Selam Galip

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.