|

Biraz da Eğlenmek Gerek!

Mesleki Anılar

Denetim Elemanları geçici görevli gittiği illerde genellikle eş ve çocuklarından ayrı birkaç ay görev yaparlar. Bu görevleri sırasında kendi meslektaşları ile ya bir ev kiralar veya otel, misafirhane gibi yerlerde konaklarlar.

Teftiş, inceleme ve soruşturma gibi görevler yoğun iş temposunu gerektirir. Bu çalışma ortamında zaman zaman birbirimizle şakalaşma ve oyun gibi etkinlikler de gündemde yerini alır. İşte bir görev sırasında 5 arkadaş grubu aynı ortamda görev yapıyorduk. İçimizde 30 yaşın üzerinde kimse yoktu. Her birimiz yaşadığımız anıları birbirimize anlatıyorduk. Önceden aramızda samimiyet olan 3 arkadaş vardı. Birbirimizin hemen hemen her şeyini biliyorduk. Görev süremiz Güneydoğu Anadolu bölgesinde pek gelişmemiş, birkaç yıl önce deprem geçirmiş bir ilimizdi.

Bir arkadaşımızın İstanbul’da tanıdığı gıyabında sevdiği bir kız vardı. Onun üzerine beraber bir senaryo organize etmeye karar verdik. Söz konusu kız arkadaşının ismini ve adresini sohbetimiz sırasında not almıştık. Kız arkadaşının ağzından bir mektup yazmaya karar verdik. Yazı taklit etmeye en müsait olan arkadaşımız bu görevi üstlendi. Geçmişini en iyi bilen ben olduğum için, içeriğini hazırlamayı da ben üstlendim. Arkadaşın dışarıda olduğu zamanlar neşeyle kız adına mektup yazmaya başladık. Mektubu tamamladık, zarfladık ve üzerine İstanbul’dan gönderilmiş gibi adres yazıp, zarfta hiçbir eksik bırakmayarak pullu mühürlü mektubu arkadaşın masasına bıraktık ve hiç bozuntuya vermeden yoğun bir çalışmaya dalmış gibi arkadaşı göz ucu ile izliyorduk. Arkadaşın yüz ifadesinden son derece mutlu vaziyette mektubu defalarca okuduğunu görüyorduk. Her şey yolunda idi. Mektup çok başarılı ve inandırıcı olmuştu. O gün hiçbir şey söylemedik.

Ertesi gün bir arkadaşımız sordu, “niye bize bilgi vermiyorsun” diyerek eleştirdik. Bir müddet sonra arkadaş zevkle anlatmaya başladı. Bizler ilgi ile izliyorduk. Artık bir cevap verirsin dedik ama bir yandan da acaba bizden gizli kıza mektup yazıyorsa ne yaparız diye düşünüyoruz. Onun için arkadaşı sürekli izliyor gözaltında tutuyorduk. Nihayet bir gün özenle mektup yazdığını hissettik. Bitirdikten sonra diğer bir arkadaşımız hemen atıldı benimde PTT’den telefon etmem gerekiyor, mektubunu da ben atayım diyerek mektubu aldı ve akşam tabi ki bize getirdi. Kendisinin olmadığı saatte mektubu zevkle okuyorduk. (1970’li yıllarda Güneydoğu Anadolu illerinde en hızlı telefon görüşmesi PTT’den yapılıyordu.) Aman arkadaşımız neler yazmıştı, ne kadar âşıkmış, ne kadar güzel yazmış, çok eğleniyorduk. Arkadaşımızda kendi çapında mutlu idi. Arkadaşına kavuşmuştu zira.

Bu oyunda hepimiz mutluyduk, birkaç mektup bu şekilde devam etti. Zaman zaman iyimi yaptık, kötümü yaptık diye kendi aramızda konuşuyorduk. Artık ok yaydan çıkmıştı. Aşık arkadaşımızı hiç yalnız bırakmamaya gayret ediyorduk. Dört defa mektup yazışması güya karşılıklı devam etti.

Her oyunun bir sonu vardır mutlaka, nitekim öyle oldu. Arkadaş bir defa birden gizli mektup yazmaz mı? Gelen cevap hepimizi şoke etti, tabii en çok arkadaşımızı. Bu oyunu bana kim yaptı diye bize sitem etti. Haklı olarak biraz kızdı, ama hoş görüsüne güvendiğimiz arkadaşımız güldü geçti. Peki kız gerçek mektubunda ne yazmıştı? Diyebilirsiniz. Mektubunda kendisinin daha önce mektup almadığını, herhalde önceki mektupların kendisine ulaşmadığını vs. yazmış ve gizli aşkını öğrenmişti bu vesile ile. Hatırladığım kadarıyla hiçbir kırgınlık olmamıştı. Hepimiz mutlu bir şekilde görevimizi tamamladık.

Esenlikler dileğiyle, hoşça kalınız. 07.12.2019


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.