|

Nasıl Otomobil Sahibi Oldum

Yıl 1978, Ankara’da İran Elçiliğinde arızalandığı için sahibi tarafından elçiliğe bırakılan citroen cv 2 silindirli aracın ihale yolu ile satılacağını duymuştum. Aracın motorunda arıza olduğu için çalışmaz vaziyette idi. Fakat fiyatı çok uygundu. Tanıdığımız bir tamirci ben adam ederim al dedi. Ben de sadece benim katıldığım ihale ile aracı satın aldım. Araç elçilikten çıkmış oldu, fakat benim üzerime tescil edilebilmesi için Gümrük Sundurmasına bırakılan aracı ithal etmem gerekiyordu.

İthalat olayını gerçekleştirmek için değer tespiti yapılıp, gümrük vergisinin ödenmesi gerekiyordu. Yılmak yok dedim, ilk defa bir otomobil sahibi olacaktım. Epeyce bürokratik işlemden sonra otoyu gümrükten çıkardım. Bir çekici vasıtasıyla bana cesaret veren Devlet operasından emekli olup hobi olarak oto tamirciliği yapan çok yetenekli bir usta olan Mustafa Beye bıraktık. Usta krank’ın değişmesi lazım demez mi! O yıllarda ülkemizde bu parçayı bulma imkânı yoktu. Mutlaka Fransa’dan getirtilmesi gerekiyordu. Arkadaşlarıma, tanıdıklarıma haber saldım, neticede uluslar arası nakliye yapan bir şirkette tanıdık bulduk. Hatırladığım kadarıyla bir ay sonra istediğim parça geldi. Kısa sürede ustamız otomobili çalışır hale getirdi. Otomobil orijinal ve Türkiye’de pek gözükmeyen bir tipte idi. Bir müddet sonra bende aracı kullanmaya başladım.

Aradan 1-2 ay geçmişti. Yozgat’ta amcamın oğlunun vefat haberi geldi. Bende annem, ablam ve eşimle birlikte yola koyulduk. Otomobilin huyunu suyunu da bilmiyordum ama serde gençlik var. Kazasız belasız Yozgat’a ulaştık. Yol boyunca bir iki yerde mola verdik. Her durduğumuz yerde insanların ilgisini çekiyorduk. Hep aracı merak ediyor insanlar. Ben de dilimin döndüğü kadar bilgi veriyordum.

Amcamlar Eskipazar mahallesinde ikamet ediyordu. Biz de Ankara’ya taşınmadan önce aynı mahallede ikamet ediyorduk. Vefat eden Cevdet ise ben emsal, çocukluğumuz beraber geçen arkadaşımdı.

Mahalleye girince sokağın bütün çocukları otonun arkasından koşarak geliyordu. Bir yandan da birbirlerine mahallemize turist geliyor çocuklar diye haber veriyorlardı. Otoyu durdurunca arkadan gelen çocukların sayısı onu geçmişti. Bizi görünce emin olmak için yanımıza yaklaşan çocukların “Bunlar turist değilmiş” diye konuştuklarını duymuştum.

Otomobili kullandığım sürece gittiğim her yerde çocukların ve otomobil meraklılarının merak ve ilgisine tanık olduk. Yozgat’ı ziyaret etmiş olduk bu vesileyle. Geçen yıllar içerisinde kentte önemli değişiklikler olmuştu. Benim çocukluğumda mahallemizde çok sayıda Ermeni vatandaşımız vardı, hemen hemen tamamı özellikle İstanbul’a göçtüklerini gördük. Ankara’ya gideli on yıl geçmişti. Gelmişken birkaç gün eş, dost ve akraba ziyaretleri ile hasret giderdik.

Citroen otomobil ile çok seyahatlerimiz oldu. Artık yaz aylarında gittiğimiz görev yerlerine örneğin Kastamonu ve Ödemiş’e daha sonra Çeşme’ye kadar bu otomobili kullandım. Üç yıl sonra otomobili değiştirmeye karar verdiğimden sattım. Aracın çok taliplisinin olduğunu sattıktan sonra anladım. Fakat iş işten geçmişti. İşbu yazıyı hazırlarken aynı aracın (1971 model) tahminimden fazla değerli olduğunu anladım. Kullandığım otonun bu gün itibariyle elli yaşında olduğu ve halen trafikte kullanıldığını gördüm.

İki silindirli citroen araçlarının Fransa’da halk tipi bir model olarak imal edildiğini, ilk aracın 1936 yılında trafiğe çıktığını araştırınca öğrendim. Benim kullandığım model ise artık kolleksiyonerlerin elinde bulunmaktadır.

Bu arada şoförlüğümü bu otomobilde pekiştirdim. Yeterince tecrübe edinmenin eski model araçları kullanmaktan geçtiğini, kullanım sırasında meydana çıkan arızaların deneyim kazandırdığına tanık olmuştum. Mustafa usta sayesinde çok sorun yaşamadan aracı kullanmış oldum.

Sağlıklı günler diliyorum


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.