|

ABD Batı Yakası Gezisi: 6. Durak: San Francisco

Batı yakası gezimiz boyunca, en çok vakit ayırmamız gereken yerin San Francisco olduğunu biliyorduk. Bu şehre ayrılacak vakit, burada ne yapmak istediğinize, size bu şehirdeki hangi aktivitelerin hitap ettiğine bağlı. Aslında bütün şehirler için böyle tabi bu, biliyorum. Fakat San Francisco’da birbirinden oldukça farklı türde aktiviteler mevcut olduğundan, önceliklere göre yapılmış bir programın uzunluğu kişiden kişiye ciddi farklılıklar gösterebilir. Biz, görmeyi gerçekten istediğimiz yerlerin listesine şöyle bir bakınca burada 4 gün geçirmenin yeterli olacağını düşündük. Buna Yosemite Milli Parkındaki 2 gün de dahil. 

Bir önceki yazımda anlattığım uzun ve şahane yolculuktan sonra ne yalan söyleyeyim, San Francisco’da güzel bir uyku çekmişiz. Sabah güne oldukça enerjik başladık. Erken saatte kalkarak, otelimize yürüme mesafesinde olan Market Street ile başladık gezmeye. Şehrin en hareketli yerlerinden olan bu sokak, epey de uzun. Mağazalar, cafeler falan var yol üzerinde. Daha çok alışveriş için gidilesi bir yer gibi geldi bana. Bir Fifth Avenue değil ama görmeye değer kesinlikle.

Bu sokağın okyanusla biten son noktasında Ferry Building Marketplace adlı yer var. Biz daha sonra uğrarız diyerek o gün gitmedik, sonra da uğramaya fırsatımız olmadı tekrar. San Francisco’da 1906 ve 1989 yıllarında yaşanan depremlerden neredeyse hiç zarar görmemiş bu bina. En bilinen özelliği bu. Şimdi ise içerisi pazar olarak kullanılıyormuş.

Biz kahvaltımızı Market Street üzerinde bir cafede yaptıktan sonra kısa bir yürüyüş yaptık sokakta. Sonra hemen yakındaki Union Square adındaki kalabalık meydana gittik. Aralık ayında olduğumuz için olsa gerek, ortasında büyük bir buz pateni alanı vardı. Bir de, bu meydanın köşesinde üzerinde San Francisco silueti olan büyük bir kalp heykeli var, çok görmüştüm fotoğrafını. Hemen biz de bir fotoğraf çektirdik tabi önünde, gelmişiz o kadar :)

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

Union Square’de de fazla oyalanmayıp en fazla merak ettiğimiz aktiviteyi yapmaya, meşhur “cable car”lardan birine binmeye Cable Car Corner‘a gittik. Aslında buraya gitmenin daha kolay yolu sanırım Union Square’den kalkan ücretsiz otobüslere binmek. Ama biz şehri daha iyi görmek için yürümeyi tercih ettik, zaten çok uzun bir mesafe de değil. Ben Ankaralı olduğum için çok hakim değilim bu ulaşım araçları jargonuna ama sanırım bu cable car, tramvay ile aynı şey.

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco’nun ne kadar inişli çıkışlı bir yer olduğunu cable car’a binince çok daha iyi alıyorsunuz. O kadar çok yokuş var ki, cable car’a binmek roller coastera binmek gibi, hem eğlenceli, hem heyecanlı :)

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

Tek yön için kişi başı 6 dolar verip bindiğiniz bu aracın farklı istikamete gidenleri mevcut. Biz iki sefer bindik, ikisinde de farkında olmadan Fisherman’s Wharf istikametine gidenine binmişiz. Ben cesaret edemedim ama cable car ile yapılan bu yolculuğu, yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi, aracın dış cephesindeki tutacaklara sarılarak yapmak da mümkün. San Francisco’ya kadar gelmişken kesinlikle yapılması gerekenlerden. Hatta günlük sınırsız bilet alıp farklı istikametlere gidilebilir. Bana çok nostaljik ve sevimli geldi.

Çok sevdiğimiz cable car’dan son durak Fisherman’s Wharf’ta iniyoruz. Bu bölge de yine şehrin en popülerlerinden. Sabah çok erken saatlerde gelirseniz, San Francisco’nun balıkçılarını izleme imkanı bulabiliyormuşsunuz burada. Sağlı sollu balık restoranları ve mağazalar arasından bize tavsiye edildiği üzere Pier 39‘a doğru yürüdük. Pier 39, aslında okyanus üzerine kurulu bir iskele ama açık hava bir çarşıyı andırıyor. Yol boyunda olduğu gibi burada da, restoranlar, cafeler ve hediyelik eşya alınabilecek dükkanlar var. Hard Rock Cafe ve Bubba Gump gibi bilindik yerlerin yanı sıra, birçok değişik mekan da mevcut. Yazının sonunda biz buralarda ne yedik, içtik ona da değineceğim.

DSC02171

DSC02177

Muhakkak görülmesi gereken yerler arasında sayılan North Beach adlı bölge üzerinden yürüye yürüye, Pier 39’dan sonraki durağımız  olan Coit Tower’a gittik. “Sana bir tepeden baktım aziz San Francisco” diye haykırmak istiyorsanız, çok fazla bir alternatifiniz yok. Ya Twin Peaks‘e gideceksiniz, ya da Coit Tower’a. Biz bulunduğumuz yere yakınlığı sebebiyle Coit Tower’i tercih ettik.

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

1933 yapımı ve 64 metre yüksekliğindeki bu yarı tarihi kuleden manzara oldukça güzel. Giriş için kişi başı 8 dolar ödedikten sonra epey sıra bekledik asansöre binebilmek için. Beklemeden önce bilmekte yarar var; çıktıktan sonra yukarıdaki alan çok kısıtlı ve yukarıda geçirilebilecek maksimum süre 10 dakika. Allahtan sıra beklediğiniz yerdeki resimler çok güzel de zaman geçirmek daha kolay oluyor.

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

Yukarıdan görülen manzara epey etkileyici. San Francisco’nun en yüksek binası olan ve piramit şeklini andıran Transamerica binası da net bir şekilde görülüyor.

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

San Francisco nereleri gezilir ne yenir gezi fotoğraf

Sonraki durağımız, Lombard Street. Bu sokak aslında baya uzun. Meşhur olan bölümü ise Hyde Street ve Leavenworth Street arasında kalan bölümü. Bu minik aralık, dikliği bir yana, dünyanın en kıvrımlı sokağı olarak biliniyor. Çok küçük bir mesafede sekiz keskin dönüş mevcutmuş. İşin komik ve bir o kadar turistik yanı ise, bu sokağın trafiğe açık olması.

DSC02245

Bu sokağı da gördükten sonra, günü San Francisco’nun en romantik yerlerinden biri olan Palace of Fine Arts‘ın bahçesinde bitirmek için otobüse bindik. Romantizm, otobüs, güzel sanat.. Aynı cümlede biraz acayip durdular, evet! Bu fotografik bahçe gerçekten çok güzel. Biz biraz dolaşıp, güneşi batırdıktan sonra yorulduğumuz için otelimize döndük.

DSC02326

DSC02346

DSC02362

San Francisco ve çevresinde geçireceğimiz toplam 2 günümüz olduğu için biraz dolu dolu gezdik diyebilirim. Bu yüzden ertesi gün de ilk gün gibi yoğun bir tempoda geçti.

Ikinci gun sabah, ilk iş olarak hippilerin mekanı olarak bilinen Haight-Ashbury bölgesine gittik. Renk renk boyanmış çok sempatik evler var burada. Bir de ilginç ürünler satan mağazalar. Sabah erken saatte gittiğimiz için araba ile dolaştık biz, daha hareketlenmemişti bu bölge. Birçok mağaza henüz açılmamıştı.

DSC02396

DSC02406

DSC02409

DSC02398

Sonraki hedef, Alamo Square‘de yer alan ve Painted Ladies olarak bilinen şahane San Francisco evleri ve evlerin arkasındaki enfes şehir manzarası. Şansımıza yağmurlu ve sisli bir havaya denk geldiğimizden, ne bu meydanda yer alan parktaki çimlerde oturabildik, ne de manzarayı net bir şekilde görebildik. Şipşak fotoğraf çekip ayrıldık ama eminim burada biraz vakit geçirmek keyifli olurdu!

DSC02416

Sonra sıkılıp, bu kadar park, bahçe, sokak yeter dedik artık. Bir önceki yazımda bahsettiğim Reha Beyin de tavsiyesi ile San Francisco’yu çevreleyen üç büyük köprüden sırasıyla geçmeye karar verdik. Yani aşağıdaki haritadaki mavi yolu saat yönünde takip ettik!

Screen Shot 2015-01-19 at 2.04.33 AM

İlk olarak meşhur Golden Gate Köprüsü ile başladık. Biz araba ile geçtik ama hava müsait olursa diğer birçok turist gibi yürüyerek de geçebilirsiniz bu köprüden. Köprüyü geçtikten sonraki ilk seyir noktasında (vista point) durduk. Ama köprü biraz yan bir açıdan göründüğü için buradan gördüğümüz manzara tam olarak içimize sinmedi.

DSC02451

DSC02456

Sonraki hedef Richmond-San Rafael Köprüsü. Biz geçtiğimiz sırada çok sisliydi yol, fazla bir şey göremedik. Sonradan fotoğraflarına baktım internetten, güzel görünüyor manzara :)

DSC02476

Üçüncü köprümüz olan Oakland Bay Köprüsüne girmeden önce Kaliforniya Üniversitesi‘nin meşhur Berkeley kampüsünde kısa bir mola verdik. Burayı da hızlıca dolaştık. Güzel bir üniversite kampüsü görmek isteyenlere tavsiye ederim! Berkeley’den sonra geçtiğimiz Oakland Bay Köprüsü de diğer iki köprü gibi oldukça görkemli.

DSC02484

DSC02496

Üç önemli köprüyü içeren bu küçük köprü turu, hem San Francisco’nun harita üzerindeki konumunu anlamanıza, hem de yol üzerindeki değişik semtleri görmenize yardımcı oldu.

Köprüleri arabayla geçeceklere köprü ücretlerine ilişkin kısa bir bilgi vereyim. Bu köprüleri kullanırken yalnızca şehre giriş istikametinde ücret ödüyorsunuz. Yani San Francisco şehir merkezinden bizim yaptığımız gibi Golden Gate üzerinde kuzey istikametinde gidecekseniz bir ücret ödemenize gerek yok. Yok eğer diğer yönden geliyorsanız, şunu bilmekte fayda var, bu köprü üzerinde herhangi bir gişe yok. Köprüyü kullanmadan önce, ya da kullandıktan sonraki 24 saat içinde ödemeyi köprünün internet sayfasından yapıyorsunuz.

Richmond-San Rafael’de de Berkeley’e doğru (doğu yönünde) gidiş istikametinde bir ücret ödemiyorsunuz. Turu bizim yaptığımız şekilde yaparsanız, yalnızca Oakland Bay Köprüsünden San Francisco tarafına geçerken (batı yönünde) bir ücret ödeyeceksiniz. Dediğim gibi, köprü üzerinde ücretlendirme yalnızca tek yönde oluyor. Yani bu turu tam tersinden yaparsanız, Oakland Bay köprüsünde bir ücret ödemeyecekken, Richmond-San Rafael ve Golden Gate’te ödeme yapmak durumunda kalacaksınız. İyi haber, Richmond-San Rafael ve Oakland Bay köprüleri için ödemeler, Golden Gate’in aksine, köprü üzerindeki gişelerden nakit olarak yapılabiliyor. 

Yaptığımız bu kısa köprü turundan sonraki durağımız gerçekten son derece nezih ve yeşil bir kampüsü olan Stanford Üniversitesi. Araba ile bile her yerini göremedik sanırım kampüsün, o kadar büyüktü ki! Çağrı ile gezerken bize mezun olduğumuz ODTÜ’yü hatırlattı, tabi onun yerini tutamaz ama olsun =) Dev ağaçlar, geniş yeşil araziler ve arabayla dolaşılan bir kampüs! Bize sadece şehir merkezine olan uzaklığı olumsuz gibi geldi zira araba ile yaklaşık 45 dk sürüyor bu yol.

DSC02508

DSC02509

Stanford kampüsünü de gördükten sonra, Golden Gate köprüsünü bir başka açıdan görmek üzere tekrar şehir merkezindeki Fort Point‘e gittik. Dedikleri gibi gerçekten de en güzel köprü manzarası buradan görülüyormuş! İyi ki gitmişiz.

DSC02536

Böylece San Francisco’daki iki günümüz Golden Gate manzarası ile bitmiş oldu. San Francisco gezimiz, yaklaşık 10 gündür geziyor olmanın verdiği yorgunluğun gazabına uğramadı desem yalan olur. Güzel yerler görmeye o kadar alışınca insan, ne de görse yadırgamamaya, gördüğü şeyin güzel yönlerini görememeye başlıyor. Bir sonraki ve son durağımız olan Yosemite Milli Parkı da bu duygulardan nasibini aldı tabi. Eh, yorulmuşuz biraz, bu kadarcık huysuzlanmamız da normal sanki.

San Francisco da yapılabilecek, fakat bizim yapamadığımız daha bir sürü şey var.. Fisherman’s Wharf’tan satın alınacak bir tur ile meşhur hapishane adası Alcatraz‘a gitmek.. Çikolata düşkünleri için ünlü Ghirardelli çikolatacısının satış mağazalarında vakit geçirmek.. Central Park’tan daha büyük olan Golden Gate Park‘ta bir tam günü doğa ile iç içe geçirmek.. Bizim gibi fok balığı görmekten bıkmayanlar için, Fisherman’s Wharf bölgesindeki fok balıklarını izlemek.. Golden Gate Köprüsünden geçip Sausalito ya da Tiburon bölgelerine gitmek..  Top of the Mark (Bana biraz Top of the Rock’in çakması gibi geldi ama) adlı rooftop barda bir şeyler içmek.. Biraz şehirden uzaklaşıp Muir Woods denilen ormanlık bölgeye gitmek.. Şehrin kuzeyinde yer alan Napa veya Sonama’daki üzüm bağlarına yapılacak bir yolculuk ile şarap tadımı yapmak.. Half Moon Bay‘de mangal yapmak.. Point Reyes National Seashore‘a kısa bir yolculuk yapıp manzaraların tadını çıkarmak.. Bunlar yapılabilecek birçok aktivitenin yalnızca birkaçı..

Kısacası bu şehirde yapacak o kadar çok şey var ki! Güzel vakit geçirmek için sadece biraz enerjik ve heyecanlı olmak yeterli. Biz bile yol yorgunu halimizle 2 güne epey bir şey sıkıştırdık, çok da güzel oldu. Sonraki 2 günümüzü ise Yosemite’de geçirdik.

Konaklama mevzusu.. 

Biz, San Francisco’da Market Street’e (yani merkeze) çok yakın olan Red Coach Motor Lodge adlı otelde 3 gece kaldık. Bizi en çok, San Francisco gibi otopark ücretlerinin çok yüksek olduğu bir şehirde ücretsiz otopark hizmeti veriyor olması cezbetti. Bu anlamda otel, iyi, güzel, merkezi fakat otelin çevresi pek tekin değil. Sokaklarda çok fazla evsiz var. Arabayı şehir merkezini gezerken kullanmadığımız için otelde bıraktık ilk gün, otobüs ile gezmeyi tercih ettik. Bir miktar da yürüdük civarda. Otobüs durağı otele çok yakın zaten, yürürken de bir sıkıntı yaşamadık. Fiyatının uygunluğu, ücretsiz otoparkı ve konumu sebebiyle tavsiye ederim.

Yeme-içme konusuna gelince..

Yalnızca deneyip memnun kaldığımız yerleri yazayım hemen,

– Eğer “karnım da tok aslında, gereksiz kalori almayayım” diyorsanız Pier 39’daki Crepe Cafe‘nin yanına hiç yaklaşmayın. Cam vitrin önünde öyle güzel krep pişiriyorlar ki, biz yemeden geçemedik.

DSC02172

– Fisherman’s Wharf bölgesinde deniz ürünü yemek için Joe’s Crab Shack adlı yere gittik. Karnımız o kadar açtı ki, hiçbir on araştırmamız olmadan girdik buraya. Meğer bir sürü yerde şubesi olan bir zincirmiş. Hatta bir tanesi de burnumuzun dibinde Harlem’deymiş! :) Biz karışık deniz ürünleri içeren bir steampot aldık, bir zincir restorandan beklenmeyecek kadar güzeldi.

DSC02301

– San Francisco’da yemek gereken şeylerin başında ekmek içinde servis edilen clam chowder soup yer alıyor. Yani deniz tarağı çorbası. Kulağa pek hoş gelmiyor olabilir ama içerken bir deniz ürünü yediğinizin farkına bile varmıyorsunuz. Biz bu bölgedeki salaş duran yerlerin birinden aldık tatmak için, baya baya güzeldi. Olsa da içsek. Benden tavsiye, bizim gibi gaza gelip de ekmek içinde almayın bu çorbayı, kasede alın. Ekmek içinde olanlar hem daha pahalı, hem de miktarı net bir şekilde daha az!

DSC02381

– İkinci gün kahvaltı için, methini çokça duyduğumuz Tartine Bakery‘e gittik. Yarım saat kadar beklediğimiz sıra neticesinde, bread pudding, çikolatalı ve bademli kruvasan ile passion fruit ve coconutlı pasta aldık. Meşhur “morning bun” ise biz gittiğimizde çoktan tükenmişti. Bread pudding bence bizim damak tadımıza hitap etmiyordu pek. Gerisi genel olarak güzeldi diyebilirim.

Yine çok uzun yazdım!

Son durağımız Yosemite, çok yakında, burada!

Bilge Nilsun Kale


|


Yorumlar(1)

  1. ali iyibil
    Reply

    Gayet güzel.Yazmak güzel,devam etmenizi diliyorum.

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.