|

Güzel ilimiz Gaziantep’i gezememe izlenimleri yazısı

Öncelikle bunun bir gezi yazısı olmadığını söylemem lazım dedim, tuttum başlığa yazdım, acelecilik ruhumda var. O zaman ne demeye koskoca Gaziantep yazdın başlığa denebilir. Gittim, kısacık kaldım döndüm, tarihi, turistik hiçbir yeri gezmedim, sadece kortlar ve kaldığımız yer arasındaki mesafeyi yürüdük defalarca. Ekin’le ben. Ama bu şehrin bu bölümü ile ilgili izlenimim oluşmadığı anlamına gelmediğinden, şu an bu yazıyı yazıyorum bu günlüğe. İçimde hep aynı şeyleri yaşamış, aynı duyguları taşıyan birilerinin gelip burayı okuyacağına dair hisler var. Yalnız olmadığımı hissetmek istiyorum ısrarla (aslan burcu psikolojisi).

Gaziantep denince ilk akla gelen (başka bir şey aklıma geliyor diyen varsa, buyursun) yemek kültürü, baklava, kebap, lahmacun vs. Bu muhabbete hiç girmeyeceğim, herkesin bildiği internette yüzlerce izlenimin, önerinin, kaynağın olduğu bir konu. Ama bir tek şunu diyeyim, tüm bu yorumlar beklentiyi mi çok yükseltiyor, yoksa geçen zaman içinde mi bu mekanlar bozuldular bilmiyorum, bana çok da farklı ve özel gelmedi yediklerim. Bu konuda hiç ahkam kesmeyeyim, pek gurme sayılmam, dediğime de pek itibar etmeyin.

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Zaten klasik Antep çağrıştıran tek fotoğraf da bu üstteki :) Neyse, kısaca şehir merkezindeki Öğretmenevi’nde kalıp, yaklaşık 1 km uzağındaki Tenis ve Dağcılık Klübü arasında mekik dokuyarak geçirdik Gaziantep günlerimizi. Tenis Klüpleri, içinde oldukları şehrin izini hiç mi hiç taşımayan, kopuk yerler oluyorlar. Kapısından giriyorsunuz, bambaşka bir dünya. 2 metre uzağındaki cadde, simitçi, dükkanlar, telaş hepsi geride kalıyor. Bugüne kadar gördüklerim bu kuralı bozmadı. Genelde hep o şehirde yaşayan yabancılar inşa etmişler cumhuriyetin ilk dönemlerinde bu klüpleri, ağaçları hep büyük ve yaşlı. Ağaç demişken, en çok şaşırdığım şey bu ağaç ve yeşil alan konusu oldu Antep’de. Şehri baştan başa bölen devasa bir park var Gaziantep’de, bildiğiniz Central Park, ağaçları büyük, düzenlemesi de gayet sempatik, kanallar, üzerinden geçen köprüler…

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Ama şehrin göbeğindeki park o kadar dolu ki piknikçilerle (günün neredeyse her saati, haftasonunu da gördüm, o konuya hiç değinmeyeyim), sonuç olarak parkta ciddi bir temizlik sorunu var. Bir an için hayal ettim daha sakin ve daha az yiyecekli olarak o parkı, spor yapanlar, kitap okuyanlar falan, şehir bambaşka bir yer oldu kafamda. Olumlu gelen bir şey Gaziantep halkının bu kadar keyfine düşkün olması tabi, herkes akşam saatlerinde dışarıda, mekanlar (her çeşiti, çay bahçelerinden, restoranlardan, pub lara, eğlence parklarına (dev hayvanat bahçeleri ve disneyland minnoşu harikalar diyarı da var evet)) tıklım tıklım ama şehir merkezi genel olarak kirli ve bakımsız. Birazcık dikkat ve duyarlılıkla düzelebilecek bir konu sanki ama o “birazcık” bir buz dağı düşününce, görünenden fazlası var hep…

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Biz Öğretmenevi’nde kaldık demiştim ya, bu Öğretmenevi’ni şehirde bilmeyen yok, yol ve yön kavramı olmayan ben her seferinde 5 kez yol sorduğum için sağlam verili bir istatistikle test ettim bu konuyu :) Öğretmenevi tarihi Kendirli Kilisesi’nin hemen yanında. Kilise Öğretmenevi’nin lokantası olmuş aynı zamanda. İşin ilginci hiçbir yerinde tarihi bir eserin içinde çorba içtiğimizi anlayabileceğimiz bir yazı ya da işaret vs. birşey yoktu. Dışarıdan bakıyorum o kadar güzel görünüyor, yaklaşıyorum anlamsız bir izbelik içerisinde. Yukarıdaki iki fotoğrafta görünen yapı bu kilise işte. 1860 yılından kalma Ermeni kilisesi, şaka gibi. İnternetten bakınca kültür merkezi olduğu ile ilgili bir takım haberler var gazete sayfalarında, ama Öğretmenevi’nin dibindeki bu yapı, benim gördüğüm tamamen lokanta olarak kullanılıyor. Aşağıdaki fotoğraflarda durum içler acısı…

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Umursamazlık o kadar çok ki, bazen ciddi sorunlar oluşturuyor, bu konuda da ne hesap soran olmuş, ne de bu görüntü kirliliğinden şikayet eden.

 

Fotoğraf makinemi aldım hep yanıma, ama içimden tam gelmedi fotoğraf çekmek. Ekin’le kortlardan çıkıp otele veya yemek yemeye giderken gözüme takılan 1-2 görüntü dışında elimde fotoğraf yok. İyi fotoğraf çekebilmek için bir yerde uzun kalmak, mekanı hissedebilmek lazım, 2, 3 günün olayı değil. Tabi ki çekersiniz de her yerdeki turistik fotoğrafların aynından çekersiniz işte.

 
Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep’te muhattap olduğumuz her kişi ile iyi diyaloglarımız oldu, yardım etmek isteyen, sabırla yol tarif eden herkese kocaman teşekkür ederim. Hele dönüşte bizi havaalanına götüren taksiciye ayrıca teşekkür ederim, inanılmaz bir trafiğin içinden sıyrılıp (evet akşamları Antep’de hafta içi bile Ankara’dan çok trafik var), son dakikaya kadar yayılmış vakit kaybetmiş olan bizi yetiştirdi, nezaketi ve muhabbetiyle de içimizi açtı. İşini severek yapanlar var bu şehirde diye düşündüm sonrasında, ya da eğlenmeye ve dinlenmeye vakit bulabildiklerinden işlerinden hemen baymıyorlar. Bilmiyorum :)

 
Bir de şu son üç kare var, karamsar gibi dursa da üçü de içimi mutlandırıyor bir şekilde o sarıların sayesinde…

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 
Gaziantep gezi yazısı fotoğraf

 

Yazmasam da olur bir yazıydı ama zamana not düşmek isteğim çok, maksat biriktirmek, inşallah bir daha yolum düşerse okurum bunları öncesinde…

 

antepturnuva 039

antepturnuva 018

Sevgiyle…

Alakasız gibi ama kafamda bu çalıyor, madem yazıyı okudunuz bunu da dinleyin bari :)


|


Yorumlar(1)

  1. Pingback: Küçükkuyu / Ayvacık / Çanakkale / Türkiye / ♥ - Zamana Notlar

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.