|

Avcı Müfettiş

Ressam müfettiş olur, sanatçı olur, edebiyatçı olurda avcı neden olmasın diyebilirsiniz. Hiç itirazım olmaz gayet doğal bu yaklaşımlar. Ancak anlatacağımız anı başka bir avcılık hikâyesidir.

            Bizim arkadaşımız hobi olarak balık avcılığını çok seviyor, hatta bu sevgisi zaman zaman meslek aşkına üstün geliyor. Nereden mi? Biliyoruz. Şimdi onu anlatacağım.

            Günlerden bir pazartesi Grup Başkanı’nın çalışma ofisinin kapısı çalınıyor. Bir vatandaşın görüşme istemi var, bizde görüşüyoruz. Mutad sohbetten sonra vatandaşın anlatmak için acele ettiği davranışlarından anlaşılıyor. Vatandaş kendisinin (…) ilinde inşaat müteahhitliği işi ile uğraştığını, bir yıl önce illerine gelen müfettişin vergi ile ilgili kanuni defterlerini istediğini, defterleri kendisine teslim ettiklerini, önce ne zaman bizi çağıracak diye uzun bir süre beklediklerini, sonra görev yaptığı çalışma odasına gittiklerinde adı geçenin görevini tamamlayarak döndüğü bilgisini edindiklerini, bu arada beklemeye devam ettiklerini ifade ederek, “Nerede ise biz de ümit kesmeye başlamıştık ki SGK Müfettişleri aynı yıl defterlerimizi istemez mi?  Defterlerin vergi denetimi için istendiğini belirterek, durumu kendilerine anlattık. Anlayışla karşıladılar ve bize zaman tanıdılar. Bizde ne yapalım müfettişin Ankara adresine gidelim diye düşündük. Neticede ilgilinin burada görevli olduğunu öğrendik. Sorunumuz bu”  diye konuyu bana anlattılar. Gelinen adres doğru idi. Belirtilen yılda o ilde kimlerin görevli olduğunu yıllık çalışma proğramına bakarak o ismi öğrenmiş oldum.

Gelen kişilere takip eden gün tekrar gelmelerini rica ettim. Ben tahmin ettiğim müfettişi görüşmek için yanıma davet ettim. Kendisine bu olayı anlattım. Önce hatırlamadı. “Ben araştırayım gelirim” diyerek yanımdan ayrıldı. Ertesi gün sabah elinde paketlerle o arkadaş geldi. Defterleri özel otomobilinin bagajında unuttuğunu, inceleme de yapmadığını v.s. anlattı durdu. Defterlerin mahallinde iade edeceği gün arabanın bagajına koyduğunu, aynı gün balık avına gittiğini, nerde ise sabaha kadar balık peşinde olduklarını, sabah ailesinin telefonla arayarak acele Ankara’ya gelmesini istemesi üzerine telaşla Ankara’ya döndüğünü, görev süresi dolduğundan tekrar o ile gidemediğini, bu arada defterleri unuttuğunu, çok mahcup olduğunu belirti. Aradan tam bir yıl geçmişti. Mükellef son derece haklı idi. Kendisine haber gönderdim ve defterlerin bulunduğunu bildirdim.

Avcılık macerasının nelere mal olabileceği ayan beyan ortaya çıkmıştı. Yeterli mesleki tecrübesi bulunmayan genç bir müfettişin nelere neden olduğu bu vesile ile ortaya çıkmış oldu. Sadece bu mu? Tam tersi durumlarda meslekte yaşanan olaylardandır. Nitekim bir gün başka bir müfettiş yanıma gelerek, incelemek üzere kendisinde bulunan defterleri ilgili mükellefe iade etmek istediğini, ancak firmanın faaliyetine son vermiş olması nedeniyle kendilerini de adreslerin de bulamadığı için iade edemediğini, onun için defterleri Başkanlığa iade etmek istediğini belirtti. Biz de defterleri teslim aldık. Sonuç olarak bir yanda defterlerinin peşinde olan mükellef, diğer yandan incelemedeki defterlerini almaya gelmeyen mükelleflerin olduğu da anılarımızda yer almaktadır. Defterlerini Ankara’da kavuşan mükellef bir bakıma mutlu oldu, zira vergi incelemesi yapılmamıştı.

Bizlere göre ilginç gelen bu durumlar bazılarına gelmeyebilir. İnceleme ve Teftiş günleri her zaman, her an heyecan yaşayabileceğiniz deneyimlerle doludur. Meslekten emekli olunca geçmiş olaylar zaman zaman bir film şeridi gibi gözlerin önünde geçiyor.

Daha nice anıları anlatmak dileğiyle esen kalınız.


|


Yorumlar(1)

  1. leyla türkmen
    Reply

    üstatlar genç meslektaşlara örnek olarak yardımcı olur

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.