|

Kayısı Diyarı Malatya

1979 yılı yaz ayları gelince denetim elemanları hangi bölgeye gideceğini bilir, fakat hangi ile gideceğini merak ederdik. Benim gideceğim bölge 4 üncü bölge idi. Yıllık turne programı açıklanınca merakımızın yerini heyecan alırdı. Evet, (3) meslektaşımla birlikte Malatya iline gönderilmiştik.  Malatya ili kayısı meyvesi ile meşhurdur. O yıl don nedeniyle mahsul büyük zarar görmüştü, bu nedenle zirai ürün mükellefleri hakkında herhangi bir inceleme yapma ihtimali yoktu. Ancak, tekstil sanayi ve bazı imalat ve ticaret sektörü nispeten canlı idi. Görevimiz Malatya’da vergi incelemesi yapmak olarak belirlenmişti.

            Vergi incelemeleri genelde yıllık Gelir ve Kurumlar vergisi mükelleflerinin önceki yıllarda vergi dairesine verdikleri beyannamelerinin incelenmesi sonucunda seçilen mükelleflerin incelenmesi suretiyle yapıla gelmiştir. Ancak bu yöntemle vergi kayıp ve kaçağını tespit etmek, mükelleflerin geçmiş yıllarda kazandıkları deneyimler nedeniyle zorlaşmıştı. Farklı bir uygulama yapmak gerektiği konusunda ekip olarak fikir birliğine varmış olduk. Peki, biz nasıl bir yöntem uygulayacaktık.

            Klasik inceleme yöntemlerinin ilde amaçladığımız etkiyi yaratmayacağı kanaati hakim olduğu için öncelikle gözlemlediğimiz bilgi ve bulguları ve ilin ekonomik yapısını dikkate almamız gerekiyordu. Neticede ilde gözlemlediğimize göre çok sayıda kamyon ve TIR’ın kasalarının sanayi bölgesinde sadece iki işyerinde yapıldığını, bu firmaların çok sayıda işçi çalıştırdıklarını, buna rağmen götürü usulde (Bugünkü şekliyle Basit Usul) vergilendirildiklerini tespit ettik. Bir yandan klasik usulden seçtiğimiz mükellefleri incelemeye devam ediyorduk, diğer yandan vergi kayıp ve kaçağı olduğu ayan beyan belli olan imalatçılarla ilgili inceleme ve araştırmalarımız devam ediyordu. Vergi Dairesi yetkilileri de bu konuda bizleri bilgilendiriyorlardı. Bizde son yıllarda satışı yapılan kamyon, TIR gibi araçların tespitini vergi dairesinden istedik. Neticede yoklama memurları bir hafta içerisinde yüzlerce aracın plaka no ve sahiplerini tespit ederek bizlere sundular. Bu isimleri çalışma adresimize davet ederek bilgileri derledik.

Bu görüşmeler sonucunda;

  • Araçların ne zaman, hangi firmadan kaç TL’ye satın alındığı,
  • Karasörlerin kime kaç TL’ye yaptırıldığı,

Gibi bilgileri öğrenmemiz mümkün oldu. İlk tespitlerimiz tahminlerimizi doğruluyordu. Hem taşıtları satan firmalarda, hem de karasör yapan firmaların götürü usulden yararlanamayacaklarını gösteriyordu. Yasada belirtilen hadleri o yıl aşan firmaların takip eden yıl gerçek usulde vergilendirilmelerini gerektiriyordu. Nitekim sonuçta çok verimli bir çalışma gerçekleşmiş oldu ve bu mükelleflerin daha etkin bir şekilde vergilendirilmeleri, daha sonraki yıllara örnek olduğunu bilahare görmüş olduk.

            Malatya’da yaşadığımız diğer bir enteresan olaya gelince, incelenen bazı mükelleflerin inceleme sonucunda düzenlenen inceleme tutanaklarına çok itiraz ettikleri, bir kısmının ise inceleme yapan diğer arkadaşın hazırladıkları inceleme tutanaklarına hiç itiraz etmeden hatta okumadan imza etmeleri idi. Bu durumun nedenini önce anlamamıştık.

            İnceleme elemanları inceleme sonucunda düzenledikleri inceleme raporlarını görev süresi bitince son gün vergi dairesine teslim ederler ve o ilden merkeze görevlerini tamamlamış olarak dönerler idi. Vergi Dairesince raporlarda belirtilen vergi ve ceza ihbarnameleri mükelleflere tebliğ edilerek belirtilen vergi ve cezaların ödenmesi veya yargıya başvurmaları talep edilirdi. Mükelleflerin neden bu şekilde hareket ettiklerini vergi ve ceza ihbarnameleri kendisine ulaşan mükelleflerin halen ilde görevleri devam eden bizlere gelmeleri ile anladık. Anlatılan gerçekler mükellef davranışı ve bizim insanımızın değer yargılarını yansıtması bakımından önemli idi. Düzenlenen inceleme tutanaklarını hiç okuyup incelemeden imzalayan mükelleflerimiz, incelemeyi yapan inceleme elemanı ile her gün camide namaz kılarken karşılaştıklarını, böyle birisinin kendilerine vergi ve ceza yazmayacaklarını veya daha korumacı davranacaklarını tahmin etmişlerdi.

            İncelenen mükelleflerin bu yaklaşımı bizleri şaşırtmıştı, mesleki uygulama olarak farklı bir davranış yapılmamıştı, oysa vatandaşımız hissi davranmıştı. Maliye Bakanlığı denetim elemanları yasaların gerektirdiği uygulamaları yapmışlardı. Kişilere, inançlara veya başka nedenlerle farklı uygulamalarda bulunmaları mümkün değildi.

            İşyerimize gelen ve bizlerle görüşen mükelleflerimize durumu açıklamak bize düşmüştü. Vatandaşlarımız içinde yaşananlar tecrübe oldu.

            Esenlikleri dilerim.


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.