|

bir odak konusu – 1/365

Uzun zamandır yazamadım (ah bu şekilde başlamak istemiyordum hiç ama gerçeklerin gözü kör), bu yüzden de içimdeki sıkıntıyı anlatamam. Yani anlatırım da uzun olur, okuması işkence olur. Yazacağım, rahatlayacağım, tek motivasyonum bu. Varoluşsal problemlere düşüyorum, durumumun dışına çıkıp bakıyorum halime, düşünüyorum doğru mu yapıyorum yanlış mı, gerçekten bu muydu yapmak istediğim, değil mi diye. Bunu yaparken kimseciklere yakınamıyorum, belki en yakınımdakine biraz, ama buzdağı hikayesi. Biliyorum, çünkü sen kendin karar verdin-ler, biz demiştik-ler, kim duymak ister bunları, ileri doğru adım atmak için aşman gereken sıkıntıyla karşılaştığın tam da o anda.

ankara çukurambar fotoğraf park

Ama farkettim insanın bu sorgulamayı dönem dönem yapıp daralması da gerekli birşey çünkü odaklar, amaçlar süreç içinde kayabiliyor, farketmeden. Bu sebeple en yukardaki fotoğrafı koydum, bir de hemen altındakini. Aynı şeyi çektim aslında ama odak farklı, ikincideki görüntü temizliği insanda da zihin temizliği, açıklığı, netliği gibi birşey.

Uzun lafın kısası artılar, eksiler, ben neyi yanlış yapıyorum düşün taşın sonucunda farkettim ki benim için anlam ifade eden şey fotoğrafla, yazıyla kendimi anlatmaya çalışmakmış, tamamen ticari anlamda fotoğrafın içinde kaybolunca dünyanın işinin, arayanın soranın arasında yine boşluğa düşmeyi başarabiliyormuşum :)

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

Yaptığım işte başarılı olduğunu hissetmek kolay değil, sürekli daha iyinin arayışındaysan, sonuçtan değil süreçten mutlu olmaya çalışmak daha ele avuca gelen birşey. Ama arkana bakıp katettiğin mesafeyi de görmek lazım, çabaların, yorgunlukların boşuna olmadığını hissetmek lazım. Ki bu motivasyonla bir sonraki adım için enerji toplasın zihin…

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

O kadar işimin (ki bu iş sevdiğim iş), fotoğraf bekleyen annelerimin, bebeklerimin arasında bugün kendime bir yarım saat ayırıp dışarıya çıktım, sadece düşünerek fotoğraf çektim, kafamı boşalttım, rahatladım. Zamansız gelen baharı farkettim o yarım saatte, “3 yıldızlı” büyük apartmanların arasında kalmış dumanlı komşu evleri, apar topar yapılmış betonarme parkın yeni dikilmiş sıra sıra ağaçlarının arasında kesilmekten kurtulmuş, eskiden kalmış 2 ağacı farkettim.

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

ankara çukurambar fotoğraf park

Aynı parkın beton merdivenlerinin bitiminin yapılmayıp parktan çıkışın olmadığını ama buna da bodoz bir çözüm getirildiğini farkettim ayaklarım çamurlu çamurlu. Sonra benim neden ayaklı fotoğrafım burda olmasın dedim, bir de yanımdaki tek lens 100 mm ile ayaklarımı çekmeye uğraştım, ancak öne uzatınca kadraja sokabildim, ve tabi ki buraya koymadım :)

Böyle işte, şimdiden kendimi iyi hissettim azbuçuk yazınca. Garip ama anladım ki en zor şey insanın kendisini tanıyabilmesi. Hala şaşırıyorum kendimi farkettikçe, hergün hergün yeniden tanışıyoruz :)

Sevgiyle,


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.