|

pazar, mutlu, sıcak, güvenli bir o kadar da güvensiz 3/365

2 haftadır Ankara’da yalancı bir bahar var, neredeye 18-20 derece arası hava sıcaklığı, dallar tomurcuklu, neredeyse çiçek açtı açacak. Aslında bu güzel birşey olması gerekirken içten içe de gerginlik veren birşey çünkü akla doğanın bozulan dengesi, yazın susuzluk riski, tarımın kötü etkilenmesi ve yaratacağı pahalılık konuları geliyor hep. Gece gece bu nerden geldi aklına derseniz aslında niyetim bu değildi, bugün yaptığım bir çekimin nasıl güzel olduğunu, yaptığım işin bana ve çevreme verdiği pozitif duyguları falan anlatacaktım. Bahsedecektim hava da çok güzeldi, ışık inanılmazdı falan diye. Sonra hayatın bir de bambaşka yüzüyle karşılaştık, bu gece bir ev gezmesinden arabayla eve dönerken…

Hepimiz arabadayız, ben önde elimde telefon, gelen mesajlarımı cevaplamaya çalışıyorum, önüme bakıyorum, arkada çocuklar var. Eve yaklaşırken Ekin bir anda anne köşede bir adam vardı gördün mü dedi, elinden tutmuş minik bir çocuk vardı. Yok dedim görmedim, bakışları çok fenaydı dedi. İçime işledi, kötü hissediyorum, sen gördün mü baba diye sordu, o da görmüş, yüzleri allak bullak bir halde. Aslında bir gerçek var istemesek de biz alıştık bu mahallede göçmenlere, çöpten kağıt, karton toplayanlara, ışıklarda para isteyenlere, hatta öyle komün hayatı yaşayan bir aile de var çok yakınımızda, komşumuz. Hatta Deniz’in sınıfında iki arkadaşı var o aileden. Elimizden gelen yardımı kim vesile olursa yapmaya uğraşıyoruz, özellikle de çocuklar söz konusu olduğunda, ama alıştık, alışmanın ne kadar kötü olduğunu bile bile alıştık. Geçiyoruz bu manzaraların önünden, arasından her Allah’ın günü. Bunları yazıyorum çünkü bu alışmaya rağmen arabada garip bir hava oldu o bakışların üzerine, bir yandan da yola devam ediyoruz, bir sessizlikten sonra dedik dönelim adamın, çocuğun yanına, soralım halini. Gerisin geri döndük, adam çocuğuyla orada hala, açtık pencereyi, sorduk, adam önce şaşırdı, sonra gözleri dolu dolu konuşmaya başladı, Afganistandan geldik, 4 çocuğum var, zor durumdayım diye, ama bir çırpıda anlatamıyor, susuyor hep, 2 soru soruyoruz 1-2 kelime cevap veriyor, ağlamaya başladı…Nerede ailen diyoruz Dışkapı’da diyor…Ne yapacağımızı da bilmiyoruz, biraz yardım ediyoruz, teşekkür ediyor ağlayarak, biz gidiyoruz yolumuza sonra. Sessizlik…Bin türlü şey üşüşüyor kafaya, rol mü yapıyor acaba, rol yapsa böyle mi olurdu ki, keşke rol olsa keşke…Keşke dolandırılmış falan olsak…Peki bu duruma düşmek çok mu zor, hiç kendimizi onların yerine koyduk mu, ne farkımız var ki onlardan…Günlük de bugün böyle oldu…

ankara çukurambar göçmenler

ankara çukurambar göçmenler

dipten gelen not: bugün elimde onlarca birbirinden sevimli fotoğrafla döndüm ama bir tek o insana sevinç ve umut veren minnak ayakları koyayım buraya, bir de Çukurambar’ın birdenbire gökdelenleşen yeni yüzünü. Zıtlıklar bazen en iyi anlatım şekli oluveriyor.


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.