|

Dünya Mirası – Hattuşa, Alacahöyük, Yazılıkaya

Unesco’nun bir listesi var, dünya mirası listesi (world heritage list) olarak geçiyor, kültürel ve doğal miras olarak dünyanın farklı ülke ve noktalarındaki yerleri içeriyor. Temel amaç bu bölgelerin en doğru şekilde korunması ve gelecek nesillere yıpratılmadan aktarılmasını sağlamak. Dünyadaki tüm miras listesi Unesco’nun kendi sayfasında şurada.

Bu liste teadüfen karşıma çıkınca, Türkiye’ye baktım doğal olarak ve farkettim ki bu listedeki hiçbir yeri bu şekilde görmemişim, bazılarını ya çok küçükken görmüşüm ama anlamamışım, bazılarını hiç görmemişim. Geçtim bakmakla görmek arasındaki farkı, okuyup bilip, gönüllü görmekle sıradan görmek arasında da fark var. Kolay olsun Türkiye’deki doğal miras alanlarının Turizm Bakanlığı tarafından listelendiği yeri de buraya koyalım. Bu listede dünya mirası olarak listelenen 18 yer var, bir de geçici liste var, aday listesi anlamında, onlar da umuyoruz girsinler ana listeye.

Biz Ankara’ya yakın noktalar ile başlayalım diye düşünüp, listenin başındaki Hattuşa’yı hedefledik. Sabah erkenden yollara dökülmeyi beceremeyen tipler olduğumuzdan rahat rahat bir gece konaklayıp, 2 günümüzü ayıralım geziye istedik. Ben gezi öncesi hem biraz tarih okuyup hem de gezi ile ilgili neler yazılmış, kim ne tecrübe etmiş diye bir araştırma yaptığımda gördüm ki, yine elle tutulur açık net bir rehber yok, herkes birbirinden kopyalayıp yapıştırmış, dolayısıyla da içerik yetersiz ve karman çorman. Ben açık açık yazacağım ne yaptık, nerede ne var, görmeye değer yerleri ve hangi sırayla gezilirse verimli olur konusunu.

Hedef, tarihi bir yer gezip, gezerken de öğrenmekse, hele de yanınızda okul çağı bir çocuk varsa benim tavsiyem, gezi öncesinde o bölge ile ilgili belgeselleri beraber izlemek olur. Hititler ile ilgili 2 bölümden oluşan bir belgesel mevcut youtubeda, biz Ankara – Çorum arası yolda izledik (daha doğrusu dinledik). Öncesinde okumak daha harika olur tabi ama hiç hiç buna ayıracak zamanı olmayanlar için belgeseller de müthiş bir kaynak. Hattuşa’ya gelmeden biliyorduk krallarını, huylarını sularını büyük savaşlarını, anlaşmalarını. Benim tavsiyem tüm bu liste için rahat telaşsız bir gezi planıyla 2 gün ayırmak ve geziye Çorum müzesi ile başlamak. Eğer günübirlik gelmek isterseniz çok acele bir gezi olabilir ve hakkını veremeyebilirsiniz, ya da bu listeden bir kaç maddeyi çıkarmak mantıklı olabilir.

Çorum Müzesi – Çorum Merkez

Ankara’dan Çorum’a girişte hemen sizi karşılıyor bu müze. Binası ve bahçesi çok güzel ve bakımlı, akşam ışıklandırması da bir harika. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olduğu için MüzeKart da geçiyor, 18 yaş altı zaten ücretsiz. Şimdi belgeseli izleyip geldiniz ya müzeye, gördüğünüz her parça her isim anlamlı geliyor size, Kral Hattuşili’nin tacı diyor biliyorsunuz, Hititlerin dokümantasyona verdiği önemi biliyorsunuz iyice anlamlı geliyor o miniminnoş çivi yazılı kil tabletler. Küplerin testilerin üzerindeki resimleri görüyorsunuz, heykelleri, sıradan kap kacaktaki ince tasarımı görüyorsunuz sanata verdikleri önemi gözlerinizle görüyorsunuz, tarihe bakınca iyice afallıyorsunuz M.Ö.2000-3000 yıllar…
Yavaş yavaş gezmek lazım bu müzeyi, açıklamaları okuyarak, tarih sırasıyla geziliyor zaten, en eskiden başlıyor, Roma Bizans buluntularına kadar uzanıyor.

hititler çorum müzesi

hititler çorum müzesi

Tüm fotoğrafları buraya yükleyemiyorum ama bana ilginç gelen bazı eserleri de atlamayayım. Mesela aşağıdaki aksesuarlar, takılar M.Ö 2000 yıllarına ait ! Bana gerçekten inanılmaz geliyor neredeyse şimdiki güncel takı tasarımlarına benziyor, o kadar incelikli ve zevkli. Öyle bize çizdikleri gibi ilkel ve sadece zaruri ihtiyaçların karşılandığı bir zaman bir dönem olmadığını hissettiriyor. Sonra sonra bu yıllarda yapılmış taş ve testi üstü resimlerini, miniminnacık heykelleri, mutfak alet ve gereçlerini görünce anlaşılıyor ki ciddi bir sanat anlayışı ve tasarım var. Hatta çok garip bu alanlarda medeniyet 4500 yıldır pek de öyle fazla yol almamış.

hititler çorum müzesi

hititler çorum müzesi

hititler çorum müzesi

 

Bu da bildiğimiz tealight ile ısınan bir demlik :)

hititler çorum müzesi

 

Bu da bir tanrıça, çok tatlış :)

hititler çorum müzesi

Şimdi müzeyi gezdiniz, Hititler hakkında ciddi bir fikriniz var ve hazırsınız başkent Hattuşa’yı, diğer bir şehir Alacahöyük’ü ve ibadet mekanı Yazılıkaya’yı görmeye, anlayarak zevk alarak gezmeye.

Bir de belki faydalanacak olanlar olur, yazayım, biz Çorum Öğretmenevi’nde kaldık, şehrin merkezinde, çok memnun kaldık, hem temizliği, hem konumu, hem de kahvaltısı beklentimizin çok üzerindeydi, tavsiye ederiz. Akşam yürüyerek çıkıp şehirde yemeğimizi yedik, kahvemizi içtik ve yürüyüş yaptık, bana sorsanız Marmaris’te bunları yapıyor olmaktan pek de farklı değil çünkü tatil kafası çok güzel ve pozitif bir filtre sarıyor kafaları :)

çorum saat kulesi

İncesu Kanyonu – Ortaköy

Eğer gelmişken bir de bölgenin doğal güzelliğini görelim, bir nefes alalım fikrindeyseniz, harika bir de kanyon var, İncesu Kanyonu, Çorum’un Ortaköy ilçesine çok yakın. Burası hızlı hızlı da gezseniz gidip gelmesiyle yarım gününüzü alır, planınızı ona göre yapmanızda fayda var, biz sonrasında biraz hızlanmak zorunda kaldık, yürüyelim edelim derken vakit nasıl geçti anlamadık :)

Hiç beklemediğiniz bir anda ve yerde karşınıza çıkıveriyor bu kanyon. Çekerek Irmağı sarp iki dağ ve kayalıkların arasından sakin sakin akıyor ve sonradan araştırınca farkettim ki Türkiye’nin en güzel 22 kanyonundan birisiymiş bu, tüm liste de şöyle. Bu maddelerin her biri yeni bir gezi sebebi, o kadar güzel görünüyorlar…

Bir de komik bir durum var, iki komşu şehir Yozgat ve Çorum ikisi de farklı adlarla bu kanyonu sahipleniyormuş (Yozgatlılar için Kazankaya Kanyonu) ve bu ciddi bir anlaşmazlık konusuymuş, bana pek eğlenceli geldi bu :) Kime ait olursa olsun gidip görülesi, nefes alınası bir yer ama bir noktayı eklemem lazım, biz haftaiçi bir günde gezdik, haftasonu çok kalabalık ve piknikçi nüfusuna sahip olma ihtimali var.

Kanyonun tek tarafındaki dağın eteğinde ırmak boyunca (bilmiyorum kaç km) sonradan yapılmış ahşap bir yürüme yolu var, ama malum dağdan rüzgarla, yağmurla kopan yuvarlanan taş parçaları, kayalar olmuş ve yola düşmüş, ara ara kırıklıklar, sonradan onarılmış yerler var yolda. Bu tabi her an kafamıza taş düşer mi acep sorusunu akla getirmiyor değil :) Hatta yürüme yolunun ilk 200 – 300m sinden sonra kocaman tabela koymuşlar devam etmeyin tehlikelidir yasaktır diye. Bu durumda bu yürüyüş yolları o kadar anlamsız bir yatırım ki anlatamam, hem doğal alanı bozuyor, malum inşaat işleri sokulduğu için ortama, görsellik doğallık bozuluyor. Hem de ister istemez piknik alanına dönüveriyor ortam, kirliliği beraberinde getiriyor. Dağdan kopan taşın bu yola düşebileceği sanki çok da öngörülemez birşey değil. Bu yollarla sıkça karşılaşmaya başladık, daha önceden bahsetmiştim bir günlük yazımda Güzelcehisar sahil şeridine yapılan aynı model ahşap yürüme yolundan ve de akıbetinden.

Yasaklı yoldan yürümeye devam ediyorsunuz ve ta taaam sizi Kibelecim karşılıyor :) Dağın eteğinde bir Kibele kabartması ♥

Kanyonla ilgili yol yordam gösteren rehber niteliğinde bir kaynak da burada, hazırlayana da teşekkür edelim, boş geçmeyelim. Çünkü böyle bireysel içerik oluşturma çabalarıyla bir değer kazandırıyoruz hayata, yoksa hazırda bakanlığın vs. kaynaklarında bir paragrafı geçmeyen bilgiler mevcut sadece. Fikrimce pek kıymetli bu çabalar.

Alacahöyük – Alaca / Çorum

Bizim tavsiyemiz ören yerlerini gezmeye başlarken Alacahöyük’ten başlamak olur, çünkü Hattuşa ve Yazılıkaya’ya 20 km uzaklıkta ve daha hızlı gezilebiliyor. Buranın ilginç tarafı kazı çalışması emrini Atatürk’ün vermiş olması 1935 yılında, yani Cumhuriyetin ilk kazısı. İlk Hitit güneş kursları ve kral mezarları da burada bulunmuş.

Kral mezarları gerçekten harika sergilenmiş, aynı bulundukları yerde yatış şekilleri bile korunarak ve mezar formunda, içinden çıkan eserlerle birlikte üstü kapalı olarak görülebiliyor. Mezarlarda pek çok güneş kursu, süs eşyaları, hayvan kafaları da var. Şehir kalıntıları da başarılı bir yol ve yönlendirme ile gezilebiliyor.

Ören yerinin girişinde harika bir müze de var, özellikle girişteki maketi güzel incelemek, gezdiğiniz kalıntıları anlamlandırabilmek için çok faydalı. Şehrin surlarının ne kadar yüksek olduğunu hayal edebiliyorsunuz, şehir kapısındaki heykellerin boyutu ile karşılaştırdığınızda.

Hattuşa – Boğazkale / Çorum

Eveet gelelim Hattuşa’ya, meşhur başkente ♥

Şimdi bu antik şehir büyük bir alan üzerine kurulu, araba ile gezmek şart neredeyse, ya da uzun ve yokuşlu yürüyüşe uygun giyinmek ve yürüyebilecek fiziksel durumda olmak gerekli. Kapıdan girip biletinizi alıp arabayla devam ediyorsunuz. Şehrin farklı farklı kapıları giriş noktaları var, her kapının farklı özelliği, görülecek kalıntıları var, tabelalardan takip edilebiliyor kolaylıkla. Şehir bölgenin en yüksek noktasında, manzaraya hakim :)

Meşhur aslanlı kapı, bir aslan restorasyon görmüş, fikrimce çok belli olan bir onarma, diğer aslan çok daha güzel. Şimdi gezerken unutuluyor, kapı derken sanki bu 2 aslanla sınırlıymış ne alaka niye yapmışlar gibi geliyor ama unutmamak lazım şehir tamamen yüksek surlarla çevrili ve bu figürler aşağıda kalan miniminnacık parçaları. O heybeti düşünmek gerekiyor anlayabilmek için.

Ve çeşit çeşit kapıdan sonra kralın kapısı. Kral seferlere giderken gelirken bu kapıyı kullanıyormuş, şahsına ait :) ve de kapıya yakın bir noktada sarayı var, en en yüksek yerinde şehrin, ufka bakarken hayaller kurduruyor insana.

Yazılıkaya – Boğazkale / Çorum

Yazılıkaya Hattuşa’nın çok yakınında, Hititlerin tapınaklarının bulunduğu yer, ibadet yerini şehirden ayırmışlar, daha gizemli ve saklı bir yerde, kayaların arasında gizli saklı. Kayalar taşınmış bu bölgeye büyük ihtimalle (nasıl yapmışlar hiçbir fikrim yok ama Mısır piramitleri için o çılgın insanlar nasıl yaptıysa, bu adamlar da benzer yöntemle yaptı kesin, neredeyse çağdaşlar çünkü), çok ihtişamlı ve taşlar üzerinde kazınmış resimler hala çok canlı ve yerinde. Hatta bu bölgede gördüğüm açıkhavada sergilenen en net gravürler diyebilirim.

İki kişinin yanyana zar zor geçebileceği aralıkta tapınağa giden yol. Minicik bir yer ama bize çok etkileyici geldi, herşey capcanlı ve yerinde. Neredeyse 3500 yıl önceden bahsediyoruz, bunu düşünmek bile üzerinde yürünen o taşları farklı hale getiriyor, hayaller kurduruyor.

yazılıkaya

yazılıkaya

yazılıkaya

Son olarak şunu diyelim, Unesco’nun dünya miras listesine ilk girmiş yerlerimizden Hattuşa ve kesinlikle gezmeye görmeye değer, tavsiye edilir.

Sevgiler, selamlar ♥


|


Yorumlar(1)

  1. Ali iyibil
    Reply

    Kızım olduğun için değil gerçekten güzel tanıtım olmuş.Yıllar önce bende gezmiştim inan tekrar gitmek geldi içimden.Kazankaya Kanyonu’nu birde Yozgat sınırlarından görmek gerek.Her iki ilin sahip çıkması bu güzelliklerin değerini gösteriyor.Teşekkürler eline,gözüne ve yüreğine sağlık.

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.