|

39 derece ateşle bile yüzümüz gülsün

Ufacık şeylerden bile yüzümüz düşüyor, bütün günümüz alt üst oluyor ya, olmasın, Deniz’e bakın, öğrenin. Şu illet grip virüslerine bu kış bilmem kaçıncı defa yakalanıp, ateş ateş dolaşıp hala da gülümsemeyi başarmıştır, tebrik ediyorum kendisini. En büyük ilham kaynağım, yalan yok. Fotoğrafları 1.dönem karne günü saatinde çektim, sınıflarında çok sempatik, ufak bir gösterileri oldu, biz de minik sandalyelerde oturduk öyle. Aklımda tek düşünce vardı, ilacını alalı 3 saat oldu, ateşi çıkmaya başladı, biran önce bitse de çıksak sınıftan…Ama unutturdu bunları bana sınıfa girince, sessiz durdu ama hep güldü o 1 saat boyunca. Benim de yüzümde bir gülümseme asılı kaldı sayesinde… Öyle işte, bunu unutmayayım dedim…

Deniz’in dünya tatlısı öğretmeni ve arkadaşları da var burada (Ekin sürekli Deniz’e özeniyor, uff okulun çok güzel, keşke benim okulum da böyle olsa diye, gülüyordum büyümeyen ruh haline ama haklı kesinlikle. En büyük tavsiyesi “kıymetini bil bu zamanların” oluyor hep :))

Beni sorarsanız, çok acayip bir ruh haline bürünmeye başladım, konfor alanımı bozdum ya, zannediyordum ki biraz zamanım olup da boş boş fotoğraf çekince bir Magnum fotoğrafçısı olacam çıkacam, olunmuyormuş, denemeyin :) Hakkaten anlamlı tek kare fotoğraf sahibi olmak için çok çalışmak lazım (yok biliyorum tabiki 10 000 saat de, bünye acele acele diye dürtüyor, onu susturmak için ayrıca uğraşıyorum). Bugün Ankara’nın bir semtinde fotoğraf çekeyim dedim, fotoğraftan başka herşeyi çektim, içlerinde acı, sıkıntı ve üzüntü de olmak üzere (bu arada “çekmek” kelimesi ile kullanılan olumlu bir duygu, sıfat bulamadım, ne garip, fotoğraf da çekiliyor halbuki)…Onu ayrı bir günlük yazısına bırakayım, bu hafif yazı için ağır bir içerik olacak.

sevgiyle,


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.