|

baharla gelen başlangıç

Doğayla beraber ben de değişeyim dedim, fazla da düşünmeden kendimi akışına bıraktım, 9 yıldır çalıştığım işimden ayrıldım. Yeni iş bulmadım, aramak da istemedim. Zannetmeyin paramız pulumuz çok, o da değil, sadece idare edebiliriz bir süre. Bir şeyleri satın alma (eşya, ev, araba, pahalı geziler, pahalı okullar,…) hedefi olmadan, sadece yaşamak için tüketerek, yaşamayı deneyeceğim. Kazandığım parayı zevk aldığım şeyleri yapacak şekilde harcayacak zamanım olmadıkça ne yapayım ben çok parayı…Para az olsun, vaktim çok olsun, isteğim bu.

Benim için kapitalizmi çok yoğun hissedeli, farkına varalı 7-8 yıl, bunun için ben ne yapabilirim diye düşüneli yaklaşık 2 yıl, harekete geçeli de 1-2 ay oluyor. Eğitim sistemimiz, anne babaların çocukları yetiştirme biçimi, alınan verilen öğütler, çocukken duyduğunuz gördüğünüz her şey, farkındalık zamanınızı etkiliyor. Aman iş garantili bir mesleğin olsun, aman uyanık ol hakkını yedirtme, aman kenarda paran olsun, evin olsun. Yanlış yorumlanmış yanlış örnekler getiriliyor çocukların önlerine, bu güvensizlik tezlerini ispatlamak için. Hiç denmiyor ki neyi yapmak istiyorsan iyi yap, buna odaklan, sonunda mutlaka para kazanırsın. Aslında sonuçta duyup, inanmak istediğimiz bu oluyor.

Denemeden bilemeyeceğim şeyler var hayatta. Sonradan keşke şöyle, keşke böyle yapsaydım demektense, denedim zaten, demek isteyeceğim şeyler. Neyse, kısaca, parayla satın alınabilecek an güzel şeyi satın aldım kendime : zamanı. Sonuçlarını paylaşırım buradan, nasıl gidiyor parasızlık, zaman senin olunca daha üretken olunabiliyor mu, maneviyat daha güçleniyor mu, sistemin sana verdiği ünvanlar olmayınca nasıl hissediyorsun, çevrede nasıl karşılanıyorsun, evren için daha yararlı bir insan olabiliyor musun, gibi cevabını bilmediğim soruların cevabını. Bugün bir banka formu doldururken mesleğiniz bölümüne “ev hanımı” yazdım, o kadar garip hissettim ki kendimi anlatamam. Halbuki neresi garip bunun arkadaş, milyonlarca insan gibi ben de evimin hanımıyım işte :) Kendimizi nitelikli hissetmek için bu bık bık mühendisi, bık bık uzmanı gibi ünvanlara ihtiyaç duyuyoruz ya, işte bunu aşarsam oldum ben :)

Çocuklar ne düşünüyor diye soruyor yakınlarım, bilmem ki dedim, sorayım kendilerine. Sordum, pek de umurlarında değil gibi cevaplarından, zaten okula gidiyorlar sabahtan, onlar için pek de birşey farketmiyor, zaten aman aman para harcayan, para pul konularının çok da gündemde olduğu bir aile değildik, kolay oldu geçiş :)

Allah sağlık, huzur ve sabır versin herkeslere diyerek burada laf kalabalığıma bir son vermek istiyorum. Dedim ya, yazacağım tecrübelerimi sık sık, kanıt olsun, kendi zamanıma not olsun.


dipten gelen not : Yazı arası fotoğraflar geçen haftasonu Eymir tam tur yürüyüşünden.
dipten gelen not 2: En alttaki iki fotoğraf da Mehmet Turgut’un Zamanla Ala Olur sergisinden, ben en çok Ara Güler karesini sevdim, elinde çay bardağı ile. Bu arada yapım ekibi küçük bir orduymuş, inanamadım belgeselini izleyince…

Bu da benim günümün şarkısı, çalsın fonda :)


|


Yorumlar(3)

  1. özlem
    Reply

    Korkular belirliyor çoğu zaman yaşamımızı, eminim güzel ornek olacaksin korkularinin esiri olup yasamayi erteleyen bizlere… kocaman öptüm seni burcayi

  2. Muge
    Reply

    Cok guzel bir kesif donemi olacak bence Burcay’cim..cok cok gonlunce olsun hersey

  3. Kubra
    Reply

    Çok güzel yazmışsın Burçaycım :) Zaman olmayınca hiç birşeyin kıymeti kalmıyor…
    Sevgiler,
    Kübra

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.