« Eski | Yeni »

Why not Orlando?

4 December 2014 • Bilge Nilsun Kale • 3 yorum

New York’a belirli bir süreyle yaşamaya gelen herkes gibi bizim de kısa süreli tatiller icin ilk hedeflerimiz Washington ve Boston olmustu. Sonrasında özellikle kış soğukları da kendini hissettirmeye baslayınca, kuzeyin soğuk havasından kaçıp Florida eyaletine bağlı Orlando ve Miami kentlerine gitmenin iyi olabileceğini düşündük.

New York ayazında bindiğimiz uçak, Orlando’nun yaz serinliğine indiğinde Orlando’yu tercih etmis olmaktan hiçbirimiz pişman değildik..

Malum, Florida denilince akla gelen ilk iki şehir, Miami ve Orlando.. Florida’ya yapacağımız geziyi planlarken üzerinde ilk karar vermemiz gereken şey bu iki şehirden hangisine gideceğimiz oldu. Uçak biletleri ve konaklama imkanlarina bakınca Orlando’da konaklamanın, Miami’ye ise günübirlik gitmenin daha makul olacağı kanaatine vardık.

Biz 4 günlük tatilimizin 3 gününü Orlando’da, 1 gününü ise günübirlik olarak gittigimiz Miami’de geçirdik. Bence güzel, dengeli bir dağılım oldu.

Tatil planını dört arkadaş olarak yaptığımız için, “American Dream” konseptine uygun, iki katlı ve havuzlu bir villada kalma imkanımız oldu. Bu villa bize orta halli bir otelde iki ayrı ikişer kişilik odada kalmaktan daha pahalıya mal olmadı desem yalan olmaz. (Orlando’da bu konseptte konaklama arayanlar icin kaldığımız yerin adı: DWS Vacation Villas – Kissimmee)

Villamızın bulunduğu sokaktan bir manzara ve evimiz :)

Orlando’da yapılabilecek en önemli aktivite tahmin edileceği gibi Universal Studyolarına gitmek. Burada Universal’e değinmeyeceğim çünkü bu konuda detaylı bilgi içeren post surada. Ben Orlando gezimizin Universal dışında kalan bölümünde yaptıklarımıza değineceğim.

Orlando, arabasız gezmenin mümkün olmadığı bir şehir. Yerleşim yerleri ve gezilecek turistik yerler birbirinden oldukça uzakta. Bir yerden diğerine gitmek araba ile minimum 15 dk civarında. Bizim gezdiğimiz yerleri başlık başlık kısaca yazmak gerekirse şöyle:

Şehir Merkezi / Wall Street Plaza: Burası çok hareketli bir yer değil. Sokaklar, caddeler ve meydanlar güzel ama şöyle genel bir tur atmamız yaklaşık 1-1.5 saat civarında sürdü. Bize şehir hakkında genel bir bilgi vermesi açısından faydalı oldu.

Downtown Credo: Şehir merkezi turumuzdan sonra kahve içip soluklanabileceğimiz bir yer olarak buraya geldik. Daha önce yaptığımız araştırmalar sonucu bulduğumuz bu yer, az ya da çok parası olan herkes kahve içebilsin anlayışı ile yola çıkan bir coffee shop. İçtiğiniz kahvenin fiyatini siz belirliyorsunuz, ne kadar vermek isterseniz onu veriyorsunuz. Ben kahve içmiyorum ama içen arkadaşlar kahvesini de gayet başarılı buldu. Ortam da oldukca tatlı.

Rock&Roll Heaven: Burayı Orlando’ya gitmeden önce yaptığım araştırmalarda bulmuştum. Envai çeşit plak bulabileceğiniz, enteresan bir dükkan. Biz çok sevdik, ben bir purple vinyl Elvis plağı aldım :)

Winter Park: Buradan hareketli bot turlarının çok güzel olduğunu okumuştuk, o sebeple gittik bu parka. Ama botların kalktığı yere gittiğimizde ortam bizi cok cezbetmedi. Bizden başka kimsenin olmaması belki bir rol oynamıştır bunda bilemiyorum :) Park ve bu bölge çok güzeldi, tur yapılmayacaksa da bence görmeye değer..

Airheads Trampoline Arena: Burası da hakkında çok şey okuduğum bir yerdi, biz de heveslendik arkadaşlarla, neden bir trambolin maceramız olmasın dedik ama girişler günlük yapılıyormuş buraya. Bizim istediğimiz gibi saatlik bir seçenek yoktu. Bizim de trambolinlerde geçireceğimiz tam bir günümüz olmadığı için girmedik, ama ortam eğlenceli görünüyordu :)

Florida Mall ve Orlando Premium Outlets: Bunlar Orlando’nun en meşhur alışveriş merkezleri. Biz önünden geçtik, vaktimiz olmadığı için de giremedik. Kendimizi New York’ta daha güzelleri, büyükleri var ne de olsa diyerek avuttuk. Vakti olanlara tavsiye edilir, gidip alışverişin dibine vursunlar :)

Chocolate Kingdom: Burada her gün çikolatanın yapım süreçlerini anlattıkları küçük bir tur oluyormus, misafirler çikolata tadımı yapıyormuş. Bizim için bu bilgiyi öğrenmek hemen direksiyonu buraya kırmak için yeterli oldu :) ama ne yazık ki vardığımızda saatin 5’i geçtiğini ve son turu kaçırmış olduğumuzu anladık. Tabi ki oraya kadar gitmişken çikolatasını yemeden dönmedik. Abartıldığı kadar güzel olmasa da güzel bir lezzetti diyebilirim :) Ayrıca merak edenler icin çikolatalı kola ya da şarap gibi değişik alternatifler de vardı.

Texas de Brazil: Bu Brezilya restoranının ABD genelinde çok sayıda şubesi varmış ama sanırım Florida eyaletindekiler daha bir meşhur. Ben kesinlikle gitmeyi tavsiye ederim. Bu restoran aynı zamanda Survivor’da yarışmacıların (Ahmet, Merve ve Gokhan) Miami ödülü kapsamında gittikleri yer. Survivor, normalde izlediğim bir yarışma değil ama tesadüfen o bölümü izlemiştim. O zamanlar buranın neresi olduğunu anlayamamıştım tabi ama sonra diğer arkadaşların da verdiği bilgilerle buranın orası olduğunu anladım. Her ne kadar Survivor’da gidilen Miami şubesi olsa da, konsept Orlando’da da tamamen aynı. İşte şurada Survivor’in ilgili bölümü.

Downtown Disney: Açık hava alışveriş ve eğlence merkezi. Buraya Amerikalilar “shoppertainment center” da diyorlarmış. Turkiye’de yazlık yerlerden aşina olduğumuz bir kordon havası var. Herkes yürüyor, sağli sollu kafeler ve restoranlar var. Bu alanın tam ortasında, legoların kilo ile satıldığı devasa bir Lego Store var. Daha önce hiç bu kadar cok legoyu bir arada gördüğümü hatırlamıyorum. Lego meraklıları için tam bir cennet.