|

Parmağımı Keserim

Mesleğe başladığımız yıllar idi. Eğitim süresini tamamlamış artık vergici olmuştuk. Her şey vergi demekti, yatıyoruz kalkıyoruz başka bir düşüncemiz yoktu. Hayatımızın ana unsuru mesleğimiz olmuştu. Aldığımız dersler sonucu iş dünyası ile vergi kaçakçılığı beraber anılıyordu. Gençliğimizin heyecanı ve idealistliğimiz bizi bir hayli motive etmişti.

            Karadeniz’in büyük illerinden birisine 20 kişilik ekip olarak görevlendirilmiştik. Ekibimizin başında bizden bir hayli kıdemli bir meslektaşımız vardı. Doğal olarak bizim yapacağımız görevleri üstad biliyordu. Üç ay süreyle bu ilde görev yapacaktık. Her gün o yıllarda güncel olay Finansman Kanunu kapsamında olan işletme vergisi uygulaması ve denetimi en önemli görevimizdi.

            İlin en büyük manifatura mağazası dikkat çeken, ciddi ve en göze çarpan, fakat bu büyüklüğüne göre vergi beyanı düşük bir mükellefimizdi. Normal denetimlerimiz sırasında firmasında denetim yapılmasından rahatsız olduğunu hissettiriyordu. Firma sahibine yıllık beyanının düşük olduğunu, pişmanlıkla yeniden beyan vererek beyanını yükseltmesi için kendisine (15) günlük süre verdik. Bu süre içerisinde mükellefi takip ediyorduk. Sonuçta süre tamamlandı, mükellef herhangi bir beyan artışında bulunmadı.

            Takip eden günlerde firmaya tekrar uğradık. Mükellef’e; “Hesaplarınızı inceleyeceğiz, defter ve belgelerinizi hazırlayınız inceleme yapacağız” diye görüşümüzü bildirdik. Mükellef bizlere hitaben;

            “Benim hesaplarım ve beyanım gerçeği yansıtmaktadır. Şayet benim firmamda en küçük bir fark bulursanız şu gördüğünüz parmağımı keserim” diye beyanda bulundu. Bizde yarından itibaren firmanızda mal sayımı yapacağımızı bildirerek firmadan ayrıldık.

            Ertesi gün grup binamızda toplantı yaparak, iş planlaması yaptık. Manifatura mağazasında satışa sunulan yüzlerce çeşit mal vardı. Bütün malları metre metre ölçmeye karar verdik ve ertesi gün göreve başladık. İşletme bir yandan günlük işlerine devam ediyor, öte yandan bizim çalışmamıza yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Çalışmamız günlerce devam etti, önce 8-10 meslektaş görev yaparken, bu sayı 20’ye kadar çıktı. Hem eşya sayısının çokluğu, hem de bütün kumaş ve diğer tekstil ürünlerini metre metre ölçmek, bunların kaydını tutmak, firmanın defterlerinde o ürünlerin faturalarının olup olmadığını kontrol etmemiz zaman alıyordu.

            Neticede, mükellef çalışmamızın ciddiyetini anlamaya başlamış, çözüm aramaya başlamıştı. Bizler ise aynı hızla çalışmaya devam ediyorduk. Bazı malların faturasının olmadığını tespit etmeye başlamıştık.

            Yaptığımız çalışmalar ilde hızla duyuldu. Diğer firmalarda kendilerine sıra gelecek endişesiyle beyanlarını hızla artırmaya başlamışlardı. Şimdi esas amacımıza ulaşmıştık. Vergi Denetiminin yan etkileri gözleniyordu, esas büyük vergi artışı sağlanıyordu. Görevimizi yapmanın mutluluğunu yaşıyorduk. Her gün vergi dairesi yetkilileri bizi bilgilendirmeye başladılar. Biz de çocuk gibi seviniyorduk.

            Gelelim esas incelememize, firma yetkilileri yaptığımız çalışmalar görülmesin diye işletmenin kepenklerini yarıya kadar indirerek müşteri kabul etmemeye başlamışlardı. Birkaç gün böyle devam ettik. Şirket yetkilileri İstanbul’dan yeni müşavirler görevlendirmişti. Bizleri çalışma ofisimizde ziyaret ederek şirketin beyanını bizim hesaplamalarımıza göre artıracaklarını bizimde kabul etmemizi ve incelemeyi tamamlamamızı istediler. Biz de çalışmalarımızın çok uzun süreceğini düşünerek yaptığımız hesaplamalara göre tespit ettiğimiz ve zamanına göre çok yüksek bir miktarı şirketin kabul etmesi ve o yılın beyanına ek olarak pişmanlıkla beyanname vermesini sağlamış olduk.

            Heyecanlı ve zevkli bir çalışma programını tamamlayarak görev merkezlerimize döndük ve hafızalarımıza kazınan anılarımız günümüze kadar devam etmiş oldu.

            Esenlikler dilerim.


|


Yorum eklemek ister misiniz?

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.